Bir vatan dahilinde yaşayan insanları kuvvetli bir organizasyonla bir arada tutan siyasi kurum devlettir. Soyut bir kavram olan devleti somutlaştıran ise organlarıdır. Bunların başında; Cumhurbaşkanı, yürütme, yasama, yargı ve kamu hizmetini yürüten bütün kurumları sayabiliriz.
Devlet, insanoğlunun toplumsal yaşamı için vazgeçilmez bir organizasyondur. Dolayısıyla toplumsal hayat açısından bu derece önem taşıyan bir organizasyonu idare edenlerin de nitelikleri çok önem arz etmektedir. En basit iş için bile, o işin gerektirdiği ustalık, bilgi ve beceri aranırken; devleti idare edecek ve milleti yönetecek kimselerde yeterli vasıflar aranmazsa çok büyük hata yapılmış olur.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde Cuma namazında, tüm camilerimizde okutulması zorunlu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı hutbenin, şehitlerle ilgili kısmını sansürleyen imamı uyaran ve hutbenin tamamının okutulmasını sağlayarak şehitlerimizin emanetine sahip çıkan Kulp Kaymakamı Burak Akeller’e Türk Milleti adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu topraklar şehitlerimizin mübarek kanlarıyla vatan olmuş, Devletimiz şehitlerimizin emekleri ve kanları üzerinde yükselmiştir.
Bu vatanın sınırları içinde nefes alan her canlının üzerinde, şehitlerimizin hakkı vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir memurunun, bir hutbenin işine gelmeyen yanlarını sansürlemek ve şehitlerimizi yok saymak haddine değildir. O esnada camide bulunan kaymakamımızın yerinde uyarısı, her Türk evladının göğsünü kabartmıştır.
Yakışıksız davranışı savunan sözde sendikacıların ve şehitleri yok sayan memurun dahi sıcak döşeklerinde rahatça uyuyup, bu devletin nimetlerinden alabildiğince faydalanabilmeleri için karlı dağlarda, dondurucu soğukta vatan nöbeti tutarken şehadete kavuşan kahramanlarımızı yok sayanları şiddetle kınıyoruz. Menfaatin geldiği tarafa dönmekten durdukları yeri şaşıranların yıllardır oynadıkları oyun da maskeleri de bir kez daha düşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk, hiç kuşkusuz Türk Milleti için ulusal bir kahramandır ve bu ölümsüz kahramanlığın temelinde, sadece muharebe meydanlarında kazandığı zaferler değil; ulusunu uygar toplumlara yaraşır bağımsız, özgür ve saygın bir devlete kavuşturan ilke ve reformlarında yatmaktadır.
Atatürk “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu ben kelimesi ile ifade edemem. O, ben değil bizdir. O memleketin her köşesinde; yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarması gereken Mustafa Kemal odur.” diyerek büyük devlet adamı olduğunu göstermiştir.
Ne çıkar; bir kendini bilmez, şehitlerimizi yok saysın! Ne çıkar; bir kendini bilmez, Devletin kurumunun hutbesini sansürlesin! Ne çıkar; kendisini sendika diye nitelendirenler seslerini yükseltsin. Bir koca yürekli civan çıkar; herkese haddini bildirir.
Vatanımızdan yetişen devlet adamları sayesinde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.