Öncelikle ölenlere Alla hu Teâlâ rahmet eylesin, tüm depremden etkilenenlere de yardımcısı olsun. Yazıma nasıl başlasam, bu acı nasıl anlatılır, nasıl ifade edilir ki? Bu acı kelimelerle anlatılacak gibi değil. Bu acıyı yaşayan, gören ancak anlar. 

Bu millet zaman içinde değişik sınavlardan geçmiştir. Buda bir sınav olarak karşımıza çıkmıştır. Türk milletinin tarihten gelen sorumluluğundan dolayı yaşadığı olaylardan ve  geçtiği sınavlardan biridir. Düşmanlarımızın kapıda beklediği her an bizleri parçalamak için fırsat kolladığı bu süreç ne kadar bizlerin bir birimize ihtiyacımız olduğunu göstermektedir. Yüce Allah her şerde bir hayır vardır bildirmesiyle bu depremde de bir hayır olduğuna inanmamız gerekir. 

Bir söz vardır ya insan sevdiğine eziyet eder. Beklide Alla hu Teâlâ sevdiği, dünyada İslamiyet’in koruyuculuğunu verdiği milletin çizgiyi aştığını görmüştür. Belki de durmamız gereken yeri bilemedik. Ellimizdeki varlıkların, imkanların ne olduğunu anlamadık. Daha fazlasının peşine düştük.  Elimizi başımıza koyup bir düşünmemiz gerekir.

Hayatta maddi hırslarımızın peşine düşüp kendi mezarlarımızı açtığımız hiç aklımıza geliyor mu? Burada suçu belli kesime, kuruma, kişilere yüklemek anlamsızdır. Tepeden tırnağa kadar her kesim suçludur. Gerek yaptıklarımızla gerekse yapmadıklarımızla sorumluyuzdur.  Maddi hırsa bürünmüş bedenlerimiz, korkmayan, maneviyatı bozulmuş ruhlarımız ile aç kurtlar gibi saldırıyoruz. Burada inşaatı yapan mı, projesini çizen mi, inşaatı yaptıran mı, denetleyen mi yoksa ruhsatı vereni mi suçlayalım. Sormak gerekir hangisi suçlu?

Aramaya gerek yok, biz hepimiz suçluyuz. Bu gemide beraber yolculuk ediyoruz. Bilmeden ama bilerek bu gemiye zarar vermeyelim. Bilelim ki bu gemi sarsılırsa görüldüğü gibi bütünüyle etkilenmekteyiz. Bilelim ki bu gemi batarsa da hep beraber batacağız ve maalesef kaçacağımız bir yer yok. Belki bundan önce gerekli adımları atamadık, umarım bundan sonra gerekli adımları atar, çizgiyi aşmayız.