Sabahın 5’inde bir sıkıntı girdi içime. Ruhum daraldı! Elime telefonu aldım sosyal medyayı karıştırırken Trabzon’da depremi hissedenlerin paylaşımlarını gördüm. Haber sitelerine baktım Kahramanmaraş’ta büyük bir deprem olmuş. Kardeşim Kahramanmaraş İstiklal Spor’un yardımcısı hocasıdır. Önce ciddiye almadım. Saat 6’ya doğru kardeşimi aradım, kesik kesik gelen bir ses. Telefon kapandı, kardeşimden mesaj geldi: “İyiyim çıkardılar beni. Burası mahşer yeri. İçeride Futbolcular var. Çıplak dışarıdayız. Donuyoruz.” Ben de dondum!

Hızlıca bir çanta hazırladım. Bir taraftan telefon trafiği yapsam da, kaliteli bir görüşme bir türlü sağlayamıyorum. 3 kişi hazırlık yapıp yola devran olduk. Erzincan’a yaklaşırken Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun araçları bizi geçti. Hep beraber bravo dedik. Biraz daha ilerledik bu sefer Trabzon AKUT görevlileri ve Ortahisar Belediyesi araçlarını gördük. Trabzonlu olduğumuz için bir kez daha kendimizle gurur duyduk. Erzincan’ı aşıp Sivas yoluna girdiğimizde yoğun kar ve tipi bizi yakaladı. Göksun ilçesine geldiğimizde artık deprem bölgesindeydik. Karanlık bir ilçe! Yıkık binalar, yol kenarlarında araçlar, dışarıda ateş yakmış insanlar. İlerleyip Kahramanmaraş’a girdiğimizde ise adeta nefeslerimiz kesildi. Simsiyah ve dumanlar çıkan bir kent! Bize gönderilen konumdan kardeşimin kaldığı tesisi bulmaya çalıştık. Nereye dönsek yıkık bir bina, kesik yol. Bir polis aracı durdurduk ve bizi Kültür parka götürmesini istedik. Yaklaşık 10 dakika ara sokakları döndük ancak muvafık olamadık. Polis otosu bir arka sokağa kadar getirdi yolların kapalı olması sebebiyle daha fazla yardımcı olamadı. Tam o sırada telefonumuz çaldı. Kardeşim bizi görmüş! Kültür parka girdik. Kardeşim binadan çıkan futbolcularıyla, kimseye ulaşamayınca belediyeye ait bir otobüsü gasp edip içine girmişler.

Aracımızda bulunan elbiseleri ve yiyecekleri hızlıca futbolculara dağıttık. Tam o sırada kardeşim ve futbolcuları ileri doğru koşmaya başladılar. Koskoca belediyenin futbol takımının tesislerini işte o zaman gördük. Battaniyeye sarılmış bir futbolcu ambulansa getirildi. Kalbi durmuş, ölü katılığı gerçekleşmiş. Kahramanmaraş İstiklal sporun ikinci yarı transfer ettiği sağ bek Taner Kahriman’dı cenazenin ismi. Yine bağırtılar başladı ve ikinci bir futbolcunun battaniye içinde geldiğini gördük. Yine devre arası transfer olmuş kaleci Kağan’dı bu futbolcu. Kalbi atıyordu ve konuşuyordu. Apar topar Taner’in cansız bedeni ambulanstan indirildi, Kağan ambulansa alındı. Hocasının, “Sessiz geldi, sessiz gitti.” dediği Taner’in bedeni, kaldırım üzerine ağabeyleri tarafından gözyaşı içinde konuldu.

Taner bayrağın gölgesinde en derin uykusunda uyuyorken aldım ben bu fotoğrafı. Yanındakiler iki ağabeyi ve Kürtçe ağıtlar içinde kardeşlerini buradan getirmek istiyorlar. Ambulans yok, cenaze aracı yok, sabahın 4’ü! Aklıma yolda gördüğüm Murat Zorluoğlu geldi. Maraş’ta ona ulaşırsam cenazeyi buradan aldırabileceğimizi düşündüm. 2 günlük uykusuzluk zaman kavramını bana kaybettirdiği için saati akşamüzeri sanarak, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Atilla Ataman beyi aradım. Sağ olsun Atilla Bey, “AFAD ekipleri görevini yapıyor, aklım gitti bu saatte!” deyince, başkana teşekkür ettim. Kimseye ulaşamayınca futbolcuların içinde bulunduğu otobüsü getirdik, Taner’i otobüse koyduk, cenazelerin toplandığı alana gönderdik. Mekânın cennet olsun Taner Kahriman.

Futbolcu tesisleri denilen 6 katlı bina yan binanın üzerine yatmış bir durumdaydı. Bina çökünce 3 kat haline gelmiş ve alt katlarda kalan Kahramanmaraş İstiklal Spor oyuncularından 2, güreş kulübü çocuklarından 8 kişi göçük altında kalmıştı. En son Taner ve Kağan’ı çıkaran ekip kardeşime, “Hocam binadan ses alıyoruz. Çocuklar toplu olarak bir yerde. Hatta 2 kişi birbirine sarılmış durumda. Bir delik açıp hepsini buradan çıkaracağız.” demesine rağmen, görev değişim saatini gerekçe göstererek binadan ayrıldılar. 10 can içeride ve biz bu saatten sonra binaya ekip getirebilmek için savaş vermeye başladık.

13-18 yaş aralığında ki milli ve dereceye girmiş güreşçi çocukların aileleri, bina önüne gelip ağlayarak çocuklarına seslenmesi yüreklerimiz dağladı. Yoldan geçen 3 AFAD görevlisinin kollarına girdik ve binaya yönlendirdik. 2-3 dakika binaya doğru seslenip ses almaya çalıştıysak ta, ses alamayan ekip, “Abi yapacağımız bir şey yok. Ses veren yerlere gitmek zorundayız.” diyerek yanımızdan ayrıldılar. Tekrar otobüse döndük ve futbolcular anlatmaya başladılar. Sezon başında belediye kaldıkları binayı kiralamış. Teknik ekip itiraz ederek, binanın eski olduğunu futbolcuların burada kalamayacakları dile getirmiş. Başka seçeneklerinin olmadığını söyleyen belediyeye sonunda boyun eğmişler ve binada kalmaya başlamışlar. Takımın stoperi Burçak 5 saat enkazda kalmış, çıktıktan 10 dakika sonra arama çalışmalarına devam etmiş. Trabzon Hayrat’lı Burçak, “Abi zaten biz haftada bir, 2-3 saniye sallanıyorduk. Hatta bina yıkılırsa nasıl çıkarız diye çocuklar kroki yapıyordu. Bende gülüp geçiyordum onlara.” diyordu. 

Elektrik yok, telefon ile irtibat kurmak çok zor, futbolculara sahip çıkan yönetici yok. Depremin ikinci günü öğleye doğru futbolcular (çoğu Trabzonlu) ayrılmaya karar verdi. 3 araba yola çıktık. Yollarda yine kar ve tipi var. Sivas’a yaklaşırken Kahramanmaraşlı futbolcular, takımın oluşturduğu WhatsApp grubuna mesaj atarak binadan ses aldıklarını yazdılar. Futbolculardan Kerem binanın içine kadar girmiş, seslenmiş ve dolaplara vuran ses almıştı. Ancak müdahale edecek herhangi bir ekip bulamıyorlardı. Telefonlara sarıldık. Önce Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs beyi aradım. Yolda olduğumuzdan telefonda anlaşamadık ve mesaj ile durumu anlattım adres gönderdim. Sonra Trabzon Milletvekili Salih Cora beyin danışmanı Tayfun Yurtsever’i aradım. Ona da mesaj ile durumu anlattım ve konum paylaştım. İki vekilimizde hemen ilgilenerek gerekli yerleri aradıklarını ilettiler. Futbolcular WhatsApp grubunda ısrarla içeriden ses geldiğini yazmaya devam ediyorlardı. Sonnokta Yazı İşleri Müdürümüz Selahattin Özcan’ı aradım. Haber61’den Tuncay Lakot’u aradım. Sağ olsunlar takım teknik direktörü Trabzonlu Ercan Kul’un sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayı haberleştirip yayınladılar. Amacımız ilgi çekerek alana ekip yollayabilmekti. Kardeşim ağlayarak eski takımı Değirmenderespor’un Başkanı Adem Söğüt’ü arayarak durumu bildirdi. Adem Söğüt İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beye mesaj atarak yardım istedi. Sonunda amacımıza vardık ve Süleyman Soylu’nun talimatıyla tesis binası dediğimiz yere kalabalık bir ekip geldi. Ses aldıkları yere gidip tekrar ses almaya çalıştıysalar da herhangi bir ses alamadılar. Maalesef ekip ses alamadıklarından dolayı alanı terk ettiler.

Depremin 3. günü çeşitli uğraşlarla tekrar bir ekip binaya geldi ve yaptıkları çalışmada takımın orta saha oyuncusu Hakan Doğan’ın cansız bedenine ulaşıldı. Bu yazı yazılırken halen 1 futbolcu ve 8 güreşçinin akıbeti belli değildi.

Yüzyılın en büyük depremlerinden olan bu çifte deprem hakkında çok yazacak şeyler var. Benim gördüğüm Kahramanmaraş’ta acı ve çaresizlik vardı. İstanbul, İzmir, Van gibi büyük depremleri yaşamış ve deprem ülkesi olan memleketimizde reflekslerin bu kadar zayıf olması inanılır gibi değil. Deprem bölgelerinde olabilecek en kötü senaryolara karşı yapılmış planlamaların olmayışı anlaşılır gibi değil. Milletimizin halen depremden nasıl korunacağına dair tam bilgilendirilememesi cümlelere sığamayacak kadar fena. Büyük felaketlerde milletin anında kenetlenmesine karşı siyasilerin birbirine kin kusması Türkiye’m için ne büyük cehalet. “Yaralar en kısa zamanda sarılacak” sözüne itibar etmek Türk milletinin büyüklüğünden ileri gelmektedir. Ve bu millet siyasilere inat kenetlenmeye devam edecektir.