Doğal kaynaklar bir bölgenin ya da ülkenin en önemli ekonomik kaynaklarındandır....
Güneş, su, petrol, kömür gibi toprak da doğal kaynaklar arasında yer alır.
Bu doğal kaynaklar sürdürülebilir bir şekilde kullanılmalı ve tüketilmelidir. Mülkiyet hakları ve kamu yararı da doğal kaynak kullanımının bileşenlerindendir. Önemli olan bu doğal kaynakların kullanımında çevrenin en az tahrip olmasını sağlamaktır.

Ancak bu bağlamda kamu menfaati ve çevrenin korunması arasındaki dengenin kurulması/korunması oldukça fazla önem arz eder.

Şöyle bir geçmişe baktığımızda; akan nehirlerimizden enerji elde etmek için, köyleri, ilçeleri, doğal ve tarihi zenginliklerimizi sular altında bırakmadık mı? Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi’ni sular altında bırakırken, kamu yararı gereği aslında bir tarihi gömmedik mi? derinlere...Böylesi hassas bölgelerde  üstün kamu yararına göre karar vermek gerekmez miydi?...

Son günlerde ilimizin tarihi ilçelerinden olan Tonya'da çimento fabrikası ve hammadde ocaklarının açılması tartışması gündemde önemli yer tutmaktadır. Bir yandan Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın bölgeye yatırım getirme arzusu, diğer yanda bölge halkının yatırımı isteyenler ve istemeyenler arasındaki yarış...Bir de her olayın arkasında olduğu gibi görünmez/bilinmeyen aktörlerin olduğu komple teorileri...
Ancak bir mühendis olarak baktığımızda bu bir "Arazi Yönetimi" olayı, bir "Planlama" olayıdır. Ya da arazi kullanım kararıdır. Üzerinde yaşadığımız alanın neresinin, nasıl ve ne kadarını kullanacağımıza karar verme sürecidir...Tonya'da bu süreç nasıl işlemiştir? üstün kamu yararı kriterlerine göre uygun alan tespit edilebilmiş midir?...

Bazı alanları, katı atık depolama alanı, bazı alanları baraj sahası olarak planlarken, bazı alanları da toprak yapısı özelliğinden dolayı "çimento ham madde" alanı olarak kullanmak/karar vermek zorundayız. Yeni bir ham madde ve yöntem, bulmadığımız sürece buna mecburuz.

Peki, bu kadar uzay ve bilgi teknolojisine sahip olmamıza rağmen ülkemizin bu ham madde sahalarını belirledik mi?
Bu sahalar ile ilişkin kültürel ve doğal değerleri tespit ettik mi?

Daha verimli bir başka amaç için kullanılabilirliliğini sorguladık mı? Üstün kamu yararını düşündük mü?

Ya Tonya’da olanlara ne demeli? Karşı çıkan neye karşı çıktığını ya da savunan neyi savunduğunu biliyor mu?...

Referandum yapalım dediğimizde neyi oylayacağız...Bilimsel gerçekleri mi? yoksa sayısal çoğunluk mu?...

Arazi üzerindeki değer mi? yoksa toprağın altındaki maden mi?

İki kamu yararı ama hangisi üstün gelecek...Bekleyelim.