Türkiye’de mahkum sayısı son yıllarda inanılmaz bir artış gösterdi.
10 yıl içinde mahkum sayısı 100 bin arttı. 179 bin 883 kapasiteli 361 cezaevinde 184 bin 494 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Trabzon Bahçecik Cezaevi dahil cezaevleri artık kapasitesinin üzerinde faaliyet gösteriyor.
Bu durum elbette üzüntü ve kaygı verici bir gelişme?
Peki ama neden toplumda suç oranlarında ciddi bir artış var?
Neden insanlar huzurlu bir yaşamı değil de dört duvar arasında bir hayatı tercih ediyor ya da tercih etmek zorunda kalıyor?
Elbette bu soruların cevabını peşin hükümlü vermek doğru olmaz. İnsanın başına gelmeden bazı şeyleri öğrenmesi öyle kolay olmuyor.
Allah kimseyi bu anlamda çaresiz ve zorda bırakmasın! Yaşan koşulları bazen o kadar acımasız oluyor ki bir anda kendinizi başka bir dünyada buluyorsunuz.
Terör örgütlerine yönelik son dönemde gerçekleşen operasyonlarda cezaevlerindeki sayının artmasına neden olan önemli bir unsur.
6-7 bine yakın örgüt mensubu tutuklu yada hükümlü!
Bu arada son 8 yıl içinde uygunsuz ve çağdaş olmayan koşullar yüzünden 169 ilçe cezaevinin kapandığını belirtmekte fayda var.
Cezaevlerinin mutlak suretle dönüştürülmesi ve buradaki insanların topluma yeniden kazandırılması noktasında her türlü çaba gösterilmeli.
Özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde bu hassasiyet daha keskin olmalı. Cezaevleri kırmızı çizgimiz olmaktan çıkmalı!
Geleceğe daha huzurlu ve daha güvenli bakabilmek için bu noktada adımlar atmak zorundayız.
Cezaların artması ve infaza ilişkin değişikliklerin yapılması suç işlemeye yönelik caydırıcılık noktasında etkili oluyor.
Artık insanlar suç işlerken  ve bu eğilimde olurken iki kere düşünmek zorunda!
“Yaparım-yatarım-çıkarım” devri bitti!
Tecavüz, taciz, hırsızlık, gasp, cinayet ve tehdit suçlarında artık af yok!
İnsanların canlarına hiç pahasına katledenler bedelini artık daha ağır ödüyor, ödemeli de!
Çok vahim şeyler yaşadık toplum olarak. Hala yaşamaya devam ediyoruz. Suç makinesi haline gelmiş patlama hazır çok mayın var etrafımızda
İnsan kılığında geziyorlar aramızda!. Ne sevgi kalmış ne saygı! Ne kendilerini seviyorlar ne başkalarını!
Eline silah alan, beline silah takan, kendini kurtlar vadisinde görmeye başlıyor.
Gençlerimize çok dikkat etmeliyiz. Sadece ailelerin baskısı yetmiyor, bizlerde toplum olarak taşın altına elimizi sokmak zorundayız.
Hiçbir bebek anne karnından suçlu ve katil doğmuyor.
Onları suça iten, yalnızlaştıran ve kirli dünyanın içine atan yine bizleriz.
Terör odaklarının pençesine düşen gençler bu ülkenin evlatları! Onları kaderleri ile başbaşa bırakıp ölmelerine seyirci kalamayız.
Kandırılan zavallı duruma düşürülen bu gençlerin anne ve babaları olduğunu unutmayalım.
Hiçbir anne ve baba evladının dağlarda hücre evlerinde ölmelerine izin vermez!
Veriyorsa onun anne ve babalık vicdanlarında derin bir yara vardır demek!
Hayvanlar bile yavrusunu her türlü kötülükten korurken biz bu kadar acımasız olamayız.
İstersek hepsini kurtarıp kazanabiliriz
Şu üç günlük dünyayı kendimize zehir etmeyelim! İnsan gibi yaşayalım!