Trabzon, hakikatleri tetkikte özel konuma sahip bir şehir. İnsanlar düşündüklerini söylerken sahte kapılara iltisaklı ve intisaplı olmadıklarından hiçbir yerde bu şehirdeki insanlar kadar özgür ve özgün olamaz. Bu şehrin gönül bağı maneviyatıyla ve milliyetiyle sınırlıdır. İnsan imalatı duygular burada itibar görmez. Şurası da bir gerçek ki vatan sevgisini sorgulamak hariç her konuda seni dinleyen insanlar etrafta bulunur.
Kimi yorumlarına katılmasa da buranın insanı seni sık boğaz etmez.
Ha unutmadan ifade edelim; sert görünür ama aslında kalpten çok nahiftir.
Trabzon insanı ahkam kesmeyi sevnez. Hele gerekçelerini bilgiyle besleyemediysen seni dinler ama yalancıktan tasdik de etmez. İtirazını canlı canlı dillendirir.
Bu şehrin bir özellği de en imkansız meseleyi imkan dahilinde ifade etme kabiliyetidir.
İsterseniz bu noktada ben susayım.
Söz, şimdi iş adamlığı yapan bir ağabeyimizin olsun.
Meramımı daha iyi anlatacak yaşanmış bir hikayeyi Hacısalihoğullarından eski bir Vabis şoförü anllattı:
"Bende bir Vabis kamyon vardı. İran'a konteyr yükledim. Beş yıldır benimle yol arkadaşlığı yapan Enver dayının Feyyaz da kendi arabasına yükünü yükledi. Yola çıktık. Zigana'yı aşıp Gümüşhane'ye yeni varmıştık ki yolun trafik tarafından kesildiğini gördük. Benim evraklarım tamdı. Feyyaz'ın da tam olduğunu düşünüyordum. Yalnız önümde Feyyaz'ın komserle tartıştığını görünce aracımdan indim. Yanlarına vardım. Memur bey nedir mesele deyince 'Bu adamın ehliyeti yok' dedi. 'Nasıl olur beş yıldır bu yollardayız ehliyeti vardır' deyince, komser hidetlenerek 'Var ama ehliyet bu adama ait değil' deyince benim de feleğim şaştı. Yıllardır arkadaşlık yaptığım arkadaşım sahte ehliyet taşıyordu. Komserin 'sahte' sözüne fena içerledi bizim Feyyaz. 'Ne sahtesi polis bey, bu ehliyet babamdan kaldı. Babasından adama arsa kaldığında, ev, araba kaldığında sahte olmuyor da ehliyet mi sahte oluyor.' Polis bu cevap karşısında 'Sen ki bu ehliyetle beş yıldır İran'a girip çıkıyorsun, sana helal osun. Sana Gümüşhane il sınırlarında bundan böyle kimse müdahale etmeyecek, devam edin' dedi."
Demek ki söz var kese savaşı söz var kestirir başı. Şunu idrak ettim ki meramını atlatırken kullandığın üslup ve gerekçedir aslolan. Gerisi laf-ı güzaf.