Çanakkale Savaşı her ne kadar Birinci Dünya Savaşı kapsamında gerçekleşmiş olsa da asıl olarak bir haçlı savaşıdır. Dünyanın dört bir tarafından Hristiyan din adamları öncülüğünde teşvik edilen silahlı güçler ülkemizin üzerine üşüşmüşlerdir. Mehmetçik ve bütün vatan çocukları şehadet şerbetini toplu olarak içmiştir. Öğleki yurdun dört bir tarafından 13-15 yaşındaki çocuklar bile silah altına alınmıştır. Anneler; vatanın düşman çizmeleri altında ezilmektense kınalı kuzularını kurban etmeyi tercih etmişlerdir.
Çanakkale yokluklara ve zorluklara aldırış edilmeden yaratılmış büyük bir mucizedir. Çanakkale dünyanın yenilmez denilen donanmasının püskürtüldüğü, perişan edildiği ve ardına bakmadan geldiği gibi gittiği, hayallerin bile önüne geçen eşi benzeri olmayan ve “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” dedirten büyük bir zaferdir.
Çanakkale; okulu bırakan, yuvasından ayrılan liselilerin çoğunun dönmediği, diploma yerine şehitlik unvanını kazandıkları, cesaret ve özgüvenin simgesidir. Çanakkale yekûn direnişin bir destanıdır. Bu destanın her satırında aynı zamanda insanlık onuru vardır.
Bundan bir asır önce ecdadımız, dünyaya haykırdığı “Çanakkale geçilmez” ile dünyadaki Müslümanların ve Türklerin onurunu kurtarmıştır. Bu destanla Mabetlerimize namahrem eli değmemiştir. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına izin verilmemiştir.
Bugün bize düşen görev, Çanakkale ruhunu canlı tutmak ve gelecek nesillerimize aktarmaktır. Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidir ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, o gün olduğu gibi bundan sonrada Çanakkale ruhu ile Türk gençliği ve Türk ulusu tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edilecektir ve edilmelidir.