Obezite, vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi, depolanması neticesinde ortaya çıkan bir hastalık tablosudur. Sanayileşme ile beraber şişmanlamada da artış söz konusudur. Bu oran 1/4 kabul edilir. Şişmanlık, kadınlarda biraz daha fazla görülür. Şişmanlık aynı zamanda kan basıncını da yükseltir. Diyabetin (Şeker hastalığı) ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Şişmanlığın ortaya çıkmasında katılımla ilgili etkenler söz konusudur.
İnsanların karınlarını doyurduktan sonra yemek yemeye devam etmelerine yol açan aşırı iştahın da etki yaptığı katılıma bağlı olabileceği, uzun zamandan beri bilinmektedir. Şişmanlığın genetik, yani ailevi olduğu sıklıkla ifade edilmektedir.
Ailevi obezitelerin uzmanlar tarafından gözlenmesinde, şişmanlığın ailevi yemek yeme alışkanlıkları ile ilgili olduğunu salık vermektedirler.
Şurası da, bilinmektedir ki, şişmanlığa sebep hormonla ilgili hastalıklar da mevcuttur. Tiroit ile ilgili bozukluklar, böbrek üstü bezinden çıkan fazla kortizol salınması, şeker hastalığını açığa çıkarması gibi rahatsızlıklardır.
Tıp bilim adamlarının yaptıkları araştırmalarda, insanların beyninde ur varsa, kaza geçirmiş, iltihap meydana getirmişse, iştahta artış ortaya çıkacağı ve şişmanlama başlayacağı tespit edilmiştir. Şişmanlığın ortaysa çıkışında ve tedavisinde, psikolojik etkenlerin dikkate değer bir yeri vardır. Bakıldığında şişman anne- babanın çocuklarının da obez olduğu gözlenmektedir. Daha ziyade bu durumda mutsuz, parçalanmış ailelerde, aile bireylerinde aşırı ölçüde yemek yeme, kilo alma ve şişmanlama başlar. Enteresandır, bazı anne babalar çocuklarına çok aşırı yemek yedirirler, bunu da sevginin bir ifadesi olarak kabul ederler. Oysa çok yemek yiyerek büyüyen çocuklar, genellikle pasif, başkasına bağımlı, kişiliği gelişmemiş bir birey olarak karşımıza çıkar. Obez hastalar, gece kalkıp yemek yerler. Tabi ki bu bir rahatsızlık ve bunun akabinde psikolojik stres nöbetleri görülür.
Bunlarda can sıkıntısı, endişe, yalnızlık, kızgınlık ve depresyon gibi tablolar meydana çıkar. Şişmanlık aynı zamanda bir bireyin hareket yeteneğini büyük ölçüde kısıtlar.
Kişi toplumsal görevini yerine getiremez, aktif görevler üslenemez. Toplumda bireylerin obezite olmamalarına dikkat etmeleri, hayatı daha sağlıklı ve daha neşeli yaşamalarını beraberinde getirir.