Trabzonspor MP’nin geçtiğimiz hafta Darüşşafaka karşısında ortaya koyduğu direnci görünce biraz olsun umutlanmış, geleceğe dair iyi şeyler olabileceği temennisiyle sevinmiştik. Fakat Galatasaray maçıyla yeniye dair olumlu bir gelişme olmadığını farkına vardık. Galatasaray, ligde oldukça sorunlu günler geçirirken, Trabzon’a gelirken Emir Preldzic ve Blake Schilb’i kadro dışı bırakarak bu sorunları da açığa çıkarmış oldu. Geçtiğimiz hafta evinde Gaziantep’e kaybederek sıralamada, Play-Off şansını bile zora sokan bir yerde konumlandı. Takımımızdaysa geçtiğimiz hafta sakatlıkları nedeniyle yer alamayan Kadji ve Gutierrez yerlerini alırken, salonu dolduran 5000’in üzerinde taraftar takımlarından galibiyet bekliyordu. Trabzonspor MP’de görev alan herkes böyle bir taraftara ve camiaya sahip olduğu için çok şanslı olduğunun bilincine varmalı. Futbol maçlarının bile 3-4 bin kişiyle izlendiği bir ülkede eğer 6000’e yakın insan salonu doldurmuşsa, bundan daha fazlasını hak ediyorlar demektir.
Karşılaşma, takımların birbirlerini tartarak neler yapabileceklerini görme üzerine kurulu bir anlayışla başladı. Oyun içerisinde başlarda, düzenden ve organize hücum setlerinden çok, bireysel anlamda hamlelerle sayı bulunmaya çalışıldı. Özelikle ilk iki periyotta, Galatasaray’ın uzunu Tibor Pleiss çember altında fiziksel üstünlüğü sayesinde, takımına kazandırdığı 10 sayıyla takımına önemli katkı sağladı. Fakat, böylesine uzun bir oyuncunun bir çok pick’n roll pozisyonunda eş değiştirerek(switch) savunulmasının ve buna rağmen yardım getirilmemesinin anlaşılır bir yanı yoktu. Yine takımımızın zayıf pozisyonu olan oyun kurucu bölgesi özelikle rakibin en iyi savunmacılarından Göksenin Köksal’la savunulunca zaten üretmekte zorluk çeken bu bölge iyice verimsizleşti ve zaman zaman bu sorumluluk Hardy’nin sırtında kaldı.
İkinci yarıya Galatasaray içeriden ziyade dışarıyı kullanmayı tercih ederek başladı ve ilk yarıda etkin olarak kullandığı Pleiss’a daha az süre vererek bu kez dışarıdan hücumlarla etkili olmaya çalıştı. Eğer Galatasaray dışarıdan oynamayı tercih ediyorsa tutmanız gereken iki isim Diebler ve Micov olmalıdır fakat biz bunu beceremedik.
Bunun yanında Trabzonspor benchinin, ilk iki periyotta takımın oyun kurucu bölgesindeki bir oyuncunun 4 faul almasına nasıl izin verdiğini anlamakta zorlanıyorum. En azından üçüncü faulden sonra kenara alınıp dinlendirilmesi ve daha sakin bir kafayla sahaya döndürülmesi gerekliydi. Caleb Green’in sağladığı 24 sayılık katkı yanında takımın liderliğini de üstlenmesi ve sorumluluk alması çok önemliydi. Fakat son zamanlarda form tutmuş Erol Can Çinko ve özelikle ikinci yarıda Kadji’nin daha çok süre alması gerektiğini düşünüyorum. Maçta bir ara fark 1’e inmişken ve böylesine dolu bir salonda oynuyorsan bir şekilde bu maçı kazanacaksın. Galatasaray, Göksenin dışında yumuşak bir takım. Alınacak bir mola ve orada konuşulacaklarla kazanılabilecek duruma gelmiş bu maçı kaybetmek kabullenilmemeli. Sezon başından beri bu şekilde kaybedilmiş en az 6 maç var. Bunları alt alta sıraladığınız ve kazanılmış olduğunu düşündüğünüzde, Play-Off hedefinden hızla uzaklaşan bu takımın ligde nerede olabileceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Son olarak maçın bitimine 3 saniye kala 7 sayı geride bir takımın neden mola aldığını anlamakta güçlük çektiğimi söylemek istiyorum.