anadolu’da konargöçer avşar obaları yaylaklara göçleri yola koyulduğunda;

büyük ve küçükbaş canlılarının boyunlarındaki cırnaklar ve kelekler

bozkırın kıraç ritmine uyarak ötüşmeye başlar

gidip ta asya’nın steplerinden dedem korkut’dan el alır

gelir küçük asya’nın bereketli topraklarında dinlenir

yeni bir tinsel öğretinin memelerinden emzirir çocuklarını

*

sazlarının tellerinde uçuşan turnalardır bozlaklar

cecimlerde ilmek ilmek dokunur her motifinde

şahandır haylanır bozkırlardan dağlara doğru

gelinciktir kanar ha balam kanar kıraç topraklarda

*

ciğeri yırtarak okunur

arada ufak inişlerle düz ovaya serilir meri kekliğim

sesin ahengiyle ya büyüsüyle yavuklunun görüntüsünün buğulanması aynıdır

suyun ırmaklardan usul usul akışına benzer

yatağında ters dönerek taştan taşa sekmesiyle kapılır gider peşi sıra

*

bozlaklar en tiz erkek sesinin tonuyla içten okunur

destursuz yırtınarak çıkar gırtlaklardan

her ağza da yakışmaz

arada kadife olur göğe ağar bulut gibi

arada tunç olur ha kırıldı ha kırılacak cam gibi

yakar ve yıkar gider bendini kerpiçten çamur sıvalı evlerin kör odalarında

*

muharrem ertaş usta çekiç ali pirimizdir

eşik oluruz taş değmesin diye ayaklarına

o bizi başının tacı eder biliriz

biliriz eğiliriz

elif'in erenleriyiz

erenlerin elif’iyiz

ama bizler haya ederiz gene de edebimizden

haylanır gönenir içimiz

dolu buğday başakları gibi anadolu bozkırlarında salınırız huşu içinde

*

dünya durdukça bozlaklar yakılacaktır çorak iklimlerde

havalanacaktır nazlı gönüllerde

kim bilir belki de dadaloğlu ya da kır atına binmiş çıkagelir köroğlu

belki de ıslak tütün hoyratını tellendiren karacaoğlan çıkagelir yarpuzların arasından

belli mi olur?

..

mersin