Trabzonspor tarafından baktığınızda şu noktaları atlamadan geçmeyin:
Ünal hocayı bu günlerde yere-göğe sığdıramayan ağızlar dün “Bu adam bu takımı için hafif kalıyor” vs gibi balonlar üflemişti. Oysa Ünal gittikçe bu takımda çıtasını ve takımın çıtasını yükseltmekte, göz de bunu görüyor bir de şu an ki sonuçlar da buna “Evet” diyor. Sabır, sabır dediğimiz de kızdınız. Ama yine muhtemel yenilgilerde yine sabır.
Başka bir nokta; “Neden falanca filanca çıktı?” itirazı var.
Hayır, o dediklerinizin resmen çıkması gerekirdi, nafile takoz olmayın bırakın su mecrasında aksın. Ayrıca; Kaleci Uğurcan meselesi konusunda istifhamlar vardı. “Bu maçı kaldıramayacak(!)” gibi tereddütler.
Ağzınızı yormayın, bu maç Uğurcan’ın çalışma karnesinin resmen verilme maçı oldu. Artık Trabzonspor kalesinde “Uğurcan” devri tereddütsüz açılmıştır. Bu kale yabancılara en az 10 yıl kapalıdır ilanen duyurulur.
Maçın el değiştirme anı, bu ligin belki de en şık gollerinden birisi olan Nwakaeme’nin attığı klâs 2. gol anıdır. BJK bu golle maçı bırakacağı yerde, hayret, maça asıldı bizimkiler panikledi ve bu panik maçın sonucuna tesir edip muhtemel hezimette puan kurtarmaya döndü. Savunma iyi olmasına rağmen BJK bu savunmayı delerek iki gol attı.
Bu arada Şenol hocanın Queresma’yı dışarı alma tercihi tam bir tecrübe ve kendi adına irade gösterisi ile maçı kurtarma hamlesi idi.
Diğer bir not: Trabzonspor bu maçla da gösterdi ki çıtası gittikçe yükseliyor. Teknik, taktik, sistem oyun uyumu, oyuncuların tesanütü.
Demek ki takım olma yolunda bir hayli yol alınıyor. İstenen ve beklenen de bu değil mi? O zaman Ünal Karaman’a itimada ve desteğe devam.
Yenilen ilk gol Trabzonspor’un kendi kalesine attığı gol idi.
Bunda tereddüt ve hayret edilecek bir şey yok. Futbolda her zaman olağan bir zaaftır. Rakip sizi sıkıştırmış oyuncunun kaçacağı yer yok, top ta göğsüne çarpıp bordo-mavili fileleri bulmuş.
Evet, maçta oyun performansı da bundan sonra dönüyor.
Sadece maç mı? Skor, oyun akışı, gücün taraf değişmesi, skorların yerine oturması oyunun bir o tarafta bir bu tarafta dengelenmesi.
Şimdi dikkat; Bu maçın en önemli sorusu şu; “Acaba Trabzonspor adına iki puan gitti mi yoksa Trabzonspor 1 puanı aldı mı?” Maçın tamamını gözden geçirdiğinizde kimsenin bu maçta mağdur olmadığı,
“Zaten maçın hakkı beraberlikti” derler ya. İşte bu maçta böyle bir çizgide oynandı. Esasen maçın skor hakkı da bu değil mi?
Bu arada Türkiye’de yeni ve kaliteli bir hakemin yavaş yavaş ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Kabahate sarılmayın.
Dengeli, adil, sakin, soğuk kanlı, asla kötü niyet taşımayan, oyun içerisinde maçın her dakikasına ve anına hakim. Bravo H.Umut MELER’e. Her zaman hakemlere kafa atmaya gerek yok.
Bundan önceki Trabzonspor-Fenerbahçe maçında da aynı performansı sergilemişti. Benden ona tam not.