İrlandalı Yazar Bernard Shaw, Pygmalion adlı oyununun galasına davet ettiği Winston Churchill’e şu notu iletir: “Pygmalion’un ilk gecesi için size iki bilet ayrıldı. Bir dostunuzu da getirin, eğer varsa...”
Churchill, böylesine iğneli bir davetin altında kalmaz: “İlk gece gelemiyorum; ikinci gösteriye gelebilirim, eğer olacaksa...”
Bernard Shaw, cezaevleri var oldukça, hangimizin içinde bulunduğunun önemli olmadığını söylese de, Ludger Sylbaris’in öyküsünün bir ayrıcalığı vardır!.. Karayipler’in en güzel kenti olan San Pedro, eteklerinde kurulduğu yanardağın püskürttüğü alevlerin altında kalarak yok olur.
30.000 insanın korkunç bir şekilde öldüğü bu felaketten kurtulan tek kişi Ludger Sylbaris’tir. Kurtuluş nedeni ise, kentteki tüm evleri yutan ateş ırmağının, Sylbaris’in tutsak olduğu hücrenin kalın duvarlarını aşamamasıdır!
Phineas Taylor Barnum’un, kendi adıyla anılan ünlü sirkini dolduran izleyiciler, yapılan duyuruyla nefeslerini tutarlar: “Bayanlar, baylar! işte o, tek kurtulan! Cehennemden kaçan adam! Tanr’nın bir mucizesi! Ama fazla hassas olanlar gözlerini kapasın.”
Sahnenin ortasında, kollarını iki yana açarak dönen ve yanık bedenini sergileyen adam, San Pedro felaketinden kurtulan Ludger Sylbaris’tir.
Sirk dünyasının unutulmaz ikilisi hiç şüphesiz ki, Chang ve Eng kardeşlerdir. 1811 yılında, Siyam’da doğan kardeşler “Siyam ikizleri” olarak ünlenirler. Chang ve Eng kardeşlerin gösterileri çok pahalı olsa da, günler öncesinden biletler tükeniyordu. Bunun nedeni, yaptıkları akrobasi hareketlerinin zorluğu değil, bedenlerinin birbirine yapışık oluşudur!..
Mark Twain’in, yaşantılarından etkilenerek “Siamese Twins” (Sıra Dışı ikizler) adlı öyküsünü yazdığı Chang ve Eng kardeşlerin bacakları ayrıydı, ama gövdeleri birbirine yapışıktı. Trene bindiklerinde iki bilet almayı reddediyorlardı. Ama en çok da, Chang’in hakaret edip saldırdığı bir adamın şikâyeti üzerine karşısına çıktıkları hâkimi şaşırtmışlardı. Hâkim, Chang’in tutuklanmasının Eng’e haksızlık olacağını düşünerek beraat kararı vermişti.
Siyam ikizleri, gösterilerde topladıkları paralarla Kuzey Carolina’da, arazi satın alırlar. Ameliyatla birbirlerinden ayrılma düşünceleri Sarah ve Adelaide Yates adlı kız kardeşlerle evlendiklerinde daha da artar. O yıllarda, insanların röntgenleri çekilemediğinden, hayati organların durumunu bilemeyen doktorlar ameliyatı riskli bulurlar. Yates kardeşler, Chang ve Eng’i ameliyattan vazgeçirirler. Böylelikle de, hayatlarını kurtarmış olurlar. Çünkü, Siyam ikizleri’nin ölümlerinin ardından yapılan otopside tek kan dolaşımı olduğu anlaşılır.
Yıllar geçtikçe bir eve sığmaz olur iki aile. Yirmi bir çocukla bir arada yaşamak herkes için sorun yaratır. Siyam ikizleri evlerini ayırmaya karar verirler. Birkaç sokak ötede ikinci bir ev tutulur... Ve kimin evinde yaşanliyorsa onun kurallarının geçerli olması kararlaştırılarak, Chang ve Eng kardeşler birbirlerinde üçer gün kalmaya başlarlar.
Üç günlük süre evinden uzak kardeş için gerçek anlamıyla bir eziyetti. Çünkü, Siyam ikizleri iyi geçinemiyorlardı. Chang içkiyi çok severken, Eng, ağzına bir yudum alkol bile koymazdı!..
1874 yılının Ocak ayında Chang bronşit olur. Kısa bir süre önce de kalp krizi geçirmiştir. Chang’in sağlığı bozulsa da, Eng hiç etkilenmez bu durumdan... Ve, bir gece uyandığında Chang’in nefes alamadığını görür. Bağırışına uyanan büyük oğullarından biri yatak odalarına gelir. Amcasının öldüğünü söyleyince de, Eng, gözyaşlarına boğulur. Oğlu, doktor çağırmak için odadan çıkarken şu sözleri duyar: “Ben de gidiyorum.”
Doktor geldiğinde yatakta iki ceset bulur. Otopsi sonucunda Chang’in ölüm nedeninin fiziksel olduğu anlaşılır. Eng’in raporuna ise ölüm nedeni olarak şu yazılır: “Korkudan!..”