KEMAL ATATÜRK
Aziz ve kutsal anısına
Prof. Dr. E. Cavaignac, Prof. Dr. L. Delaporte ve Prof. Dr. A. Juret’in idare kurulunda bulunduğu dernek, Atatürk’ün ölümünden sonra çıkan ilk sayısında, arkeolojik çalışmalarda ve yayınlarda en büyük destekçisi olan insanı ön kapakta anmakla kalmaz, siyah çerçeve içine aldıkları 41. ve 42. sayfalarında onun hakkında bir yazı yayınlar. Bu yazıda, Atatürk’ün dergiye maddi katkı sağlamasının yanı sıra, 18 yeni üye kazandırdığını da öğreniriz. Atatürk’ün Anadolu’da yapılan arkeolojik kazılara büyük önem verdiğinin belirtildiği yazıdan bir paragrafı, O’nun bu hiç bilinmeyen yönünün ortaya çıkaran Prof. Dr. Ali M. Dinçol’un 1981’de yayınlanan “Atatürk’ün Himayesinde Fransa’da Yayınlanan Bir Dergi” adlı çalışmasından okuyalım:” 1937 yılındaki ikinci kongresinde bütün devirleri kapsayan arkeolojik araştırmalar ile parlak bir hayatiyet gösteren Türk Tarih Kurumu’nun kurucusu ve teşvikcisi olan Atatürk, halkının uzak menşeleri ve bazı ananeleri binlerce yılı aşarak gelen ülkesinin kültürel gelişimi ile dikkatle ilgilenen bir devlet başkanı olarak silinmez bir hatıra bıraktı.”
Sedat Alp hocayla başlayan yazımızda, Ali Dinçol hocanın ışığı altında Atatürk’ün bilinmeyen ayak izlerini takip ettik... Ayakkabı bu yazının neresinde mi? Öyleyse sözü, 1932 yılında, Avrupa’da üniversite öğrenimi görebilmek için sınava giren ve kazandığı devlet bursuyla Almanya’ya gönderilen Sedat Alp’e verelim: “Hitit Tapınağı’nda kralın yıkanması için bir banyo odası vardı. Kral ve kraliçe gün ağırırken iç ev denilen yatak odasından banyo odasına geçiyor ve kült görevlerine başlamadan önce yıkanıyorlardı. Hititçe ‘warp’ sözünün ‘yıkanmak, banyo yapmak’ anlamına geldiğini biliyoruz. Kral ve kraliçe bundan sonra tören giysilerini ve renkli ayakkabılarını giyiyor, kulaklarına küpeler takıyorlardı.”