Birleşmiş Milletlerin rakamlarına göre dünyada 500 milyon kadar engelli insan bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin hayatlarında bir çeşit engelle doğrudan ya da dolaylı olarak karşı karşıya olduğu belirtilmektedir. Konut dışı yaşam alanlarımızın engelliler için yetersiz olmasından dolayı olsa gerek etrafımızda yokmuş gibi görülse de, TUİK 2003 yılı verilerine göre, ülkemiz nüfusunun %12‟si engelli kişilerden oluşmaktadır. Dünyada yapılan araştırmalara göre, engellilere çeşitli yaşam kolaylıkları sağlanması amacıyla gerçekleştirilen yerel iyileştirme hizmetleri sayesinde büyük oranda engelli, topluma tekrar kazandırılabilmektedir. O halde özel ve kamu hizmetlerinden engellilerin de hizmet almasını sağlamak ve bu hizmetleri denetlemek yerel yönetimlerin asli vazifelerinden olmalıdır. Çevremize baktığımızda engellileri nelerin engellediğini ve nasıl erişemediklerini görebiliyoruz!! Yüksek kaldırımlar, bozuk zeminli, sesli ve görsel uyarıcılarla hizmet vermeyen yollar, ulaşılamayan sosyal donatı alanları bunlardan sadece bazıları. Resmi kurumlara erişimi ise hiç sormayalım. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur misali, birçok ilimizin yaşanabilir iller kriterlerinde ilk sıralarda yer alarak övündükleri günümüzde, bu kentlerin bile engelli vatandaşlarımızın her türlü insani ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi engel olan, kentsel alt ve üst yapı donatılarına sahip olduğu maalesef tartışma getirmez bir gerçektir. Kentlerimiz neden sadece engelsiz vatandaşlarımızın yaşayabileceği şekilde planlanmıştır? Neden bütün planlamalarda çok önemli olan bu insani ve vicdani hususu hep göz ardı edile gelmiştir? Bu anlamda toplumsal refleksi neden oluşturamadık? Neden empati kültürünü geliştiremiyoruz? Şapkamızı çıkarıp başımızı ellerimizin arasına alarak kendimizi hesaba çekmenin zamanı gelmedi mi?. İllaki Avrupa Birliği uyum sürecinde engelli vatandaşlarımız için yapılması gerekenleri okuyunca mı tedbir almak geliyor aklımıza?.. Nitekim 2013 yılı Haziran ayı sonu itibariyle, umuma açık hizmet veren tüm yapıların engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi yasal bir zorunluluk olacaktır. Hızlıca kentin engelliler için erişebilirlik haritaları çıkartılmalı; yönlendirme, seslendirme gibi unsurlardan mevcutları haritalandırılıp, eksik alanlar belirlenerek, kentsel planlama ve mimari uygulamalar bu yönde geliştirilmelidir. Engelliler için kamusal mekânların erişilebilirliliğinin sağlanması sürecinde, en önemli görev konuyla ilgili tüm birey ve kurumlarındır. Merkezi ve yerel yönetimler, meslek odaları, eğitim ve araştırma kurumları, sivil toplum örgütleri ve medya üzerine düşen görevleri tam anlamıyla yerine getirmelidir. Unutmayalım, bu bir farkındalık projesidir. "Engelsiz kent Trabzon" için el ele verilmeli ortak akıl çalıştırılmalıdır. Empati kültürünü geliştirme adına son söz olarak hatırlatmak isterim “bir günde olsa engelli vatandaş olarak nasıl yaşanır” lütfen hayal edelim!!!