Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyayı elinde tutmak, buraların avantajlarını başkalarına peşkeş çekmeden devam etmek kolay iş değil.
Ecdadımız hep zora talip olduğu için medeniyetler beşiği Anadolu'yu büyük kudretini ortaya koyarak kendinisine vatan yaptı. Türkler bu belali toprakları yönetmeye başladığı günden bu yana düşmanları hiç rahat durmadı. Hem içten hem de dıştan, oluşturulan huzur ortamını sürekli dinamitlediler.
Şahsiyet düşmanı, ırz ve namus gaspçısı nice hamleleler gördük. Hepsinden anlımızın akıyla çıktık. Ders verilmesi gereken devletlere ders, musibet isteyenlere de musibet verdik.
Bu topraklarda ebet-müddet yaşamanın iki şartı var. Bu şartlar dan biri güçlü bir ordudur. Diğeri ise kültürünü özümsemiş bireylerce yönetilmektir. Diğer şartlar ise gereklidir ama talidir.
Ordunu donanımlı, sayısal açıdan yeterli tutman gerek. Her türlü savaş koşullarında çarpışan bir karakterde hazır tutulan ordu, düşmana korku, dosta güven verir.
Ayrıca yöneticilerin Türkün safahatını iyi bilmeli, onun büyük şahsiyetlerinin hayatlarını iyi bilmelidir. Büyük şairlerini, yazarlarını, fikir adamlarını ortaya koyduklarıyla analiz etmiş bir yönetici, ufuk yelkenini sürekli şişirmiş gezer. Böyle bir yöneticiye sahip bir memleket pek bir kaya gibi durur. Büyük Türk-Azeri şair Bahtiyar Vahapzadenin ifadesiyle 'yel geyeden ne aparar' sağlamlığında olursun.
Bugün dünya örtülü bir üçüncü dünya savaşının içindedir. Eğer bu vasatta bizim liderlerimiz değerlendirdiğimiz koşulları sağlayamaz ise hep birlikte sıkıntıya gireriz. Ama hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Dr. Devlet Bahçeli sağlam duruyor. İkisinde de Türk kültürünün büyük şahsiyetlerinin mayası var.
Ordusu sağlam kültürü tam bir Türkiye, bu sıkışmışlık cenderesini de parçalayıp kıracaktır. İnanıyorum ki memleket felaha erecektir.