Bir söz vardır ya “Yiğidi öldür hakkını yeme” diye.   Büyükşehir Belediye Başkanı,  Sayın Gümrükçüoğlu için seçtim bu özlü sözü. Çünkü tam sahibini buldu bence. Bağlı olduğu siyasi partiyi ister beğenelim ister beğenmeyelim ama Başkanı, duygularımızın etkisinde kalarak değerlendirirsek  haksızlık yapmış oluruz.

Bana göre seçilmiş bir başkanın seçildiği parti değil, seçildikten sonraki uygulamaları ilgilendirir bizi. Ben belediye ile ilgili geçmiş günlerde isteklerimi belirten birçok yazı yazdım. Piknik alanları istedim. Yürüyüş yolunun güvenliğini istedim. Çocuk parklarının çoğaltılmasını yazdım..

Halkımızın arzularını dile getirdim.

Gerisi belediyeye kalmış bir olay.

Ancak ben bu yazımda farklı bir konuyu irdelemek istiyorum. Bir şehrin uygarlığı, sokaklarından ve sokaklarında yürüyen insanlarından belli olur. Aylardır yoktum Trabzon'da. Geldim ki. Trabzon çevre düzenlemesi yönünden ne kadar çok değişmiş.    
Ayasofya kentsel dönüşümü başlı başına bir vitrin. Muhteşemliği  tablo gibi serilmiş gözler önüne. Etrafındaki gecekondu biçimindeki yapılanmalar kaldırılmış  en güzel şekilde yeşil alan biçimine dönüştürülmüş.

Yanında yapılan yollar, önünde yapılan batı ülkelerindeki benzer  ışıksız  kavşak şehrimize modern görüntü vermiş. Gelişmiş ülkelerin sokaklarından, caddelerinden farkı olmadığını söylemek her halde yalan olmaz.

Balıkhanenin yanındaki yol çalışmasının sonuna gelinmiş gibi. O yapılanma şehir trafiğini rahatlatacaktır.  Bildiğim veya duyduğum kadarı ile Tanjant’ta çok katlı bir otoparkın  çalışmaları yapılıyormuş ki bu ekmek-su kadar önemli bir proje.
Bu yatırımlar şehrimize nefes aldıracaktır. Büyükşehir Belediye Başkanımızı kutluyor çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. O nedenle de diyorum ki “Yiğidi öldürelim amma hakkını yemeyelim,” diye. İlle de muhalefet yapacağım diye güzellikleri görmezlikten gelmek inandırıcılığı yitirmek demektir ki  bu, uygar bir kişiliğe yakışmaz.

Yanlışları eleştirirken doğruları söylemek de  bir görevdir.

Ancak yapılanları korumak, toplumun hizmetinde en verimli biçimde kullanmak veya kullandırmak da önemlidir. Birkaç kez yazmıştım “Boztepe Yolu” diye.

Kemik Hastanesi’nden sonra karşımıza çıkan dönemeç kapkaranlık. Ne yazık ki elektrik direkleri var ama ampulleri yanmıyor. Bu da gösteriyor ki toplum duyarlı olmadığı kadar bu işle görevli kişiler de ilgisiz. Yapılanlar, halkımıza sunulduktan sonra da kontrol altında tutulmalıdır.

Aksi halde bu kadar güzel çalışmalar boşa gider, gidiyor da.

Belirttiğim gibi  bir ülkenin  yerleşim alanları, orada yaşayan insanların uygarlık ölçülerini de serer gözümüzün önüne. Yapılan eserleri korumak kollamak yalnız belediyelerin değil tümümüzün görevi olmalıdır diye düşünüyorum. Trabzon  her şeyin en güzeline layık bir şehir.

Güzel Trabzon’umuz örnek şehir olsun kim istemez!