Hz. Peygamber (sav), "Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir" buyuruyor. Tövbe sadece dille olamaz. Gönülle, bütün organlarla, günaha bir daha dönmemesine olmalıdır. Allah, yalvaran dudağı, eğilmiş kalbi bilir. Onun için sonsuz rahmetiyle kapıları açar. Bu anlamda Efendimizden iki önemli müjdeyi iletmek istiyorum.

ZİKİR MECLİSLERİ

Resulullah Aleyhisselâm buyurdu ki; "Allahü Teala'nın, yollarda dolaşarak zikreden insanları araştıran melekleri vardır. Bir yerde Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, birbirlerine; geliniz, işte sizin aradıklarınız burada diye çağırırlar. Melekler, onları dünya göğüne kadar kanatlarıyla sararlar. Rableri, onların durumunu meleklerden daha iyi bilmekle beraber, meleklere sorar: Kullarım ne diyorlar? Melekler: 'Seni tesbih ediyorlar, Seni tekbir ediyorlar, Sana hamdediyorlar, Seni temcid ediyorlar.' Hakk Teâlâ buyurur: Beni gördüler mi? Melekler: Hayır, vallahi Seni görmediler, derler. Allahü Teala: Beni görselerdi ne olurdu? Melekler: Eğer Seni görselerdi, Sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok tesbih ederlerdi, Sana daha çok hamdederlerdi, diye cevap verirler. Allahü Teala: Benden ne istiyorlar? Melekler: Senden cenneti istiyorlar, derler. Allahü Teâlâ: Orayı gördüler mi? Melekler: Hayır vallahi, ey Rabbimiz onlar orayı görmediler, derler. Hakk Teala: Peki, onlar orayı görselerdi ne olurdu? Melekler: Orayı görselerdi, oraya kavuşma hırsları ve arzuları artardı, oraya olan rağbetleri ziyadeleşirdi, diye cevap verirler. Allahü Teala: Onlar neden sakınıyorlar? Melekler: Cehennemden, derler. Allahü Teala: Peki orayı gördüler mi? Melekler: Hayır vallahi, ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler, derler. Allahü Teala: Peki görselerdi nasıl olurdu? Melekler: Görselerdi ondan daha şiddetle sakınırlar oradan daha çok, çekinirlerdi, derler. O zaman Allah'ü Teala şöyle buyurur: Sizi şahid tutuyorum ki, Ben onları mağfiret eyledim. Bunun üzerine meleklerden biri: İçlerinde filanca var ki, o onlardan değil bir ihtiyaç için aralarına girmişti, der. Allahü Teala: Onlar bir meclisin adamlarıdır, içlerinden biri ayrı tutulamaz, buyurur" (Buhari, Daaved 66, Müslim, Zikr 25)

SALAT VE SELAM

Salat ve selam, esenlik ve dua demektir. "Ya Rabbi, Muhammed'in (sav) makamını, şanını, şerefini ve yanındaki itibarını yücelt" demektir. Peki, Peygamberimiz'e salat ve selamın faydaları var mıdır? Tabii ki vardır. Hem de yüzlerce. Hatta bu konuda özel eserler kaleme alınmıştır. Biz bu faydalardan birkaçını belirtelim: Salat ve selam getirene melekler de dua ederler. Günahların affına vesile olur. Peygamberimiz (sav); "Bana salat ve selam getiriniz. Zira bu yolla günahlarınız bağışlanır" buyuruyor. Sevap yazılmasına sebep olur. Kişinin manevi derecesini yükseltir. Yapılan selamlar kıyamet günü Peygamberimiz'e takdim edilir. Peygamberimizin ahiretteki şefaatine sebep olur. Kıyamet günü mahşerin korkularından kişiyi güvende kılar ve cenneti kolaylaştırır. İçinde salat ve selam getirilen meclisler-sohbetler, manevi yönden süslenir. Kıyamet günü sahibi için ışık ve nur olur. Sohbetlerde işlenmiş küçük günahların affına vesile olur Kişinin münafıklardan sayılmasına engel olur. Zor yaşantıdan ve fakirliğin sıkıntılarından kurtarır. Rızkı bollaştırıp bereketlendirir. Duanın önünde salat ve selam getirilir sonra dua yapılırsa, bu işlem duanın kabulüne sebep olur. Salat ve selam, fakir Müslüman için sadaka vermek yerine geçer. Kişiyi cömertlerden saydırır. Salat ve selam, namazın zekâtı sayılır. Yani namazdaki ufak hataların temizlenmesine vesile olur.