Günümüz Türkiye’sinde gerek trafik akışı gerekse kentlere giriş çıkışlar mobeselerle izlenmektedir. Çalıntı araçlar bile anında belirleniyor. Kaçakların, katillerin göz rengi dahi saptanabiliyor.
Dahası, kurallara uymayan, hız sınırını aşan, kazaya karışıp kaçan araçlar bu akıllı mobese kamaralarıyla ortaya çıkıyor. Yanlış park yapanların, ters yönden girenlerin, anında fotoğrafını çekiyor. Dolayısıyla araç sahibine ceza yazılıp postalanıyor. Araç sahibinin buna itiraz etme olanağı kalmıyor. Ne ceza gelmişse maliyeye ödüyor.
Şunu demek istiyorum. Bugün kent içi trafikte yapılan bir yanlışlık belirsiz (meçhul) kalamaz. Eğer kalırsa bu, kuşku uyandırır.
Ters yönden giren aracın plakası, modeli belli değildir demekle kimseyi kandıramazsınız. Böyle bir durum rapor ediliyorsa ipe un sermektir. Olay saptırılma yoluna gidilmiştir. İster istemez bende böyle bir kuşku oluşuyor. Çünkü mobese bozuk değilse aracın kesin olarak plakasını, modelini belirler. Bundan kaçış yoktur.
Başıma gelen olay şudur: Yürümeyi spor olarak çok severim. Genellikle kolay kolay araca binmem. Tarih 09.12.2014 günü kent merkezinden Değirmendere’ye doğru yürüyorum. Maçka kavşağına geldim. Yeşil ışığın bana yanmasını bekledim. Yaya yolundan karşıdan karşıya geçiyorum. Yolun ortasına geldim ters yönden gelen bir araç üzerime geldi. Araçla aramda bir metre kaldı. ‘Ne yapıyorsun? Buradan geçilir mi?’ dedim. Ses çıkarmadan bana baktı sert biçimde Maçka’ya doğru gitti. Giderken de ana-avrat bağırarak küfretti. Saat 15.25 sularıydı. Gözden yeni ameliyat olmuştum. Bakmama karşın, aracın plakasını alamadım.
Nasıl olsa bulunduğumuz olay yerinde mobese kamerası var. Bu, aracı belirlerler.
Ertesi gün, 10.12.2014 tarihinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne bir dilekçe yazdım. Araç sürücüsünden şikâyetçi oldum. Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda da bulundum.
Dilekçem, Taksim Polis Karakolu’na havale edildi. Mobese kamera kayıtları istendi.
CD İzleme Tutanağında şöyle deniyor. 09.12.2014 günü saat 15,25 sıralarında idaremiz Değirmendere Mahallesi Yeni Maçka Yolu kavşağında meydana gelen ‘Trafik Güvenliğini Tehlikeye Düşürme’ olayıyla ilgili olarak izlenen mobese görüntülerinde:
Bahse konu olayla ilgili olarak CD içerisinde iki adet görüntü olduğu, birinci görüntü 289 avi dosya numarasıyla kayıtlı olduğu, 45.38 saniyeden oluştuğu ve ikinci görüntünün 829 avi dosya numarasıyla kayıtlı olduğu, 15.02 saniyeden oluştuğu; incelenen görüntülerden olayı aydınlatacak herhangi bir görüntünün olmadığına dair; iş bu tutanak tarafımızdan tanzimle altı birlikte imza altına alınmıştır. 20.12.2014, saat 20.00
Polis memurları: Samet Taranci, Emre Balçakoğlu
Cumhuriyet Savcısı, olayın süreaşımına uğramasının 8 yıl olduğu, her üç ayda bir karakoldan suçu işleyen kişiyle ilgili araştırma raporu düzenlenmesi istenmektedir.
Ne var ki olayla ilgili araştırılmadan masa başında tutanak düzenlenip savcığa gönderiliyor. Tutanaklar basmakalıptır. Tümü birbirinin aynıdır.
Oysa olay yerinde ayrıntılı biçimde araştırma yapılsaydı, ‘Vatan Bilgisayar’ın yola dönük kamera görüntüleri izlenseydi olay çoktan aydınlığa çıkardı. Bu işi ben yapmış olsaydım elli kez yakalanırdım.
Konuyla ilgili Cumhuriyet Savcılığına itiraz dilekçesi verdim. Savcı aynı karakola olayın araştırılması için yazı yazdı. Ne var ki durum değişmedi.
Şunu demek istiyorum ki; Türkiye’de haksızlığa uğrayanların işi kolay değil. Olay, işin başında yitip gidiyor. Zaten mahkemeye sağlıklı biçimde ulaşmıyor. Pekiyi, bu durumda savcı, ne yapsın?