Doğu Karadeniz derbisinde yıllardan beri hem Çaykur Rizespor hem de Trabzonspor, bu maçı çok önemser ve mutlak kazanmak için sahaya çıkar. Trabzonspor, sahada 4-2-1-3 oyun düzeniyle yer alırken zaman zaman 4-4-2 oyun sistemini de tercih etti. Savunmanın sağında Pedro, solunda Eren, göbekte Mendy-Denswil, orta ikilide Okay ve Lundstram, bu ikilinin önünde hücuma dayalı olarak Ozan, ileri üçlüde ise Visca, Banza ve Enis Destan yer aldı. Güneş, sakatlığı tamamen geçen genç santrfora uzun bir aranın ardından forma verdi.

Bordo-Mavililer maça iyi başlayan taraf oldu. Edin Visca’nın net kaçırdığı gol sonrasında ikinci bariz pozisyonda Bosnalı oyuncu bu kez affetmedi. Bu golün ardından Fırtına’nın klasik arızası yine baş gösterdi. Trabzonspor’un top kayıplarını not etsem, galiba Z raporu kadar olurdu. Sahada tanınmayacak bir Bordo-Mavili ekip vardı. Fırtına, 30. dakikadan sonra ne yaptığını bilen bir ekip olmaktan çıktı; hele ki Banza, Trabzonspor’un el freniydi. Ev sahibi takımın attığı gol VAR’dan dönünce Trabzonsporlu oyuncular yine tedbir alamadı.

Mendy, Çaykur Rizespor’un beraberlik golünde topu kafasıyla uzaklaştırmak isterken ortaya bıraktı. Bu bir temel eğitim eksikliği olsa gerek. Şenol Hocam, Bordo-Mavili oyunculara artık topun nereye atılacağını da öğretirseniz iyi olur! Karşıdan gelen top ortaya değil, kenarlara gönderilir, Bay Fransız. Ne yazık ki Trabzonspor, ilk yarıyı 1-0 önde getirdiği maçta 2 dakika daha dayanamadı. İlk yarıda Enis Destan da sahada yok gibiydi.

İkinci yarıda Trabzonspor, kötü oynayarak adeta saç baş yoldurdu. Bu takımın başında, şu haliyle dünyanın en iyi teknik direktörü bile olsa, bu oyuncularla çıkış yapması bence mümkün değil. Bazı Ebu Cehiller, "Şenol Güneş geldi, ne oldu" gibi çığırtkanlıklar yaparken bu kadrodan, ara dönemde en fazla 3-4 futbolcuyla yola devam edilmeli bence. Trabzonspor, ne yazık ki iki sezondur parasıyla rezil bir ekip görüntüsü vermeye devam ediyor.