Bilgi? Yaşadığımız çağa ismini veren kelime...
Türk Dil Kurumu “İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü” olarak tanımlamakta bilgiyi.
Yabancılar “Bilgi GÜÇTÜR” derler. Bundan dolayı ara sıra yayınladıkları bilgilerle, ülkeleri yeniden tasarlamakta, sosyal fırtınalar çıkarabilmektedir. Önemli olan bilgiyi nerde, nasıl ve ne zaman kullanacağımızdır.
Bilgiye, aynı zamanda kentsel yaşantımızda da ihtiyaç duymaktayız.
Sahip olduğumuz Bilgi sayesinde yaşam alanlarımızı yeden şekillendirmekteyiz.
Yerel yönetimler kullandıkları "Kent Bilgi Sistemleri" ile kente hakim olmakta ve karar verme sürecini hızlandırmaktadırlar. Günümüzde Emlak vergisi, imar planları, yapı ruhsatı gibi birçok bilgiye internet ortamından hatta bir cep telefonundan dahi erişilebilmektedir.
Ancak önemli olan mevcut bilgilerden değişik analiz yöntemleri ile yeni bilgiler üreterek bilgiye bilgi katmasını bilmektir...
Son günlerde sıkça basında çıkan Trabzon sahilinde Ganita Tüneli ile Beşirli Mahallesi arasında yeni sosyal alanlar tesis amaçlı deniz dolgusu yapılarak bu alanda; plaj, balık tutma ve gezinti yerleri ve balıkçı barınakları oluşturulacak" haberleri bize, bu alanlarla ilgili "bilgi sahibi" olmamız gerektiği çağrışımını yaptı. Hani fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmak gerekirdi ya... Hani geleceğe yönelik kararlarımızda toplumun görüşü ve çıkarını korumak gerekirdi ya...
Yaşadığımız şehirle ne kadar ilgiliyiz? Bu şehir hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Yaşanabilir bir şehrin oluşmasında ne kadar etkili olabiliyoruz? Katkı sağlayabiliyor muyuz? Kamu yararından ne anlıyoruz? Bilgi azaptır derler, zaman tünelinde Trabzon sahilinde yolculuk edince azabı iliklerimize kadar yaşıyoruz. Eskiyi geri getirmek zor ama doğru projelerle bilgiyi efektif kullanarak, ortak aklı uygun zeminlerde işleterek, yeni kıyı alanı düzenlemeleriyle geç kalınmış olsa da kent insanıyla denizi barıştırabiliriz. Özellikle kamusal alanların kullanımında, kurumsal hedef ile halkın bugünkü kullanım ilişkisinin ortaya konulması, geleceğe yönelik planlama ve düzenlemelerde önem arz eder. Bu da ancak bilgi ile olur.
Örneğin, şu an kullanılan dolgu sahalarımızı, vatandaş hangi amaçlar için kullanıyor? Neyi istiyor? Neyi istemiyor? Mevcut otopark alanları yeterli mi? Sahil yolunda güvenli trafik akışını engelleyen problemler var mı? Evcil hayvanların gezdirilmesi yasak olması, evcil hayvan sahiplerini nasıl etkiliyor? Bunlar için de yeni yürüyüş alanları belirlenmeli mi? KAY(R)Adeniz ile tensel temas kurabildik mi? Kurmak istedik ama buna KAYAlar mı izin vermedi? Kara rengindeki mavinin algısına varabilmek için Denize dokunabildik mi? Yoksa Karadeniz aşkı bizde platonik mi? Güvenlik? WC? dini tesis? ilk yardım?...Nasıl ne ilgisi var? Geçmiş deneyim ve bilgi kaynakları kullanarak, yeni alanları düzenlemeyecek miyiz?
Bilimsel değerlere bakmak gerekmez mi? Sahi aklımıza gelmişken "GÖZBEBEĞİMİZ" KTÜ'de bu konularda çalışmalar var mı? Hani zekamızın çalışması sonucu ortaya çıkıyordu ya bilgi. O halde bilgi varsa (Objektif bilgi) herkes susar...Bir, iki üç TIP...