Karadeniz’in kirlenmesi nedeniyle balıkların da ağır metal ve radyoaktif elementlerce insan sağlığını tehdit edecek düzeyde kirlendiği çoğu zaman gündeme gelmektedir. Ancak son iki yıl içerisinde yayınlanan çoğu uluslararası nitelikli bilimsel makaleler bir iç deniz olmasına rağmen Karadeniz de yaşayan balıkların şu anki kirlilik düzeylerinin insan sağlığı için zararlı olmadığı görüşündedir. Bu sonuç yapılan bilimsel çalışmaların yöntemine, belirli zaman aralıklarla balıklardan sistematik örnek alımının ne denli gerçekleştiğine bağlıdır. Uydudan dünyamıza bakarsak çok güzel renkli deniz mavisi bir küre görürüz. Çünkü yaşadığımız yerkürenin %70’i deniz ve okyanuslarla kaplıdır. Dünya nüfusunun yarısı denize 100 km mesafede yaşarken büyük şehirlerin dörtte üçü sahil de yer alır. Ne var ki denizler ve okyanuslar nüfus artışı ve sanayileşmeye bağlı olarak gün geçtikçe kirlenmektedir. Denizlerin kirlenmesi orada yaşayan balıkların kirlenmesini dolaysıyla balık yiyen insanında kirlenmesi anlamını taşır. İnsanın kirlenme derecesi ise yediği balığın kirlilik miktarı ile yemiş olduğu balığın az veya çokluğuna bağlıdır. Sanayi atıkları ve kanalizasyon: Karadeniz bir denizaltı sırtı ile ayrılan, batı Karadeniz ve doğu Karadeniz olmak üzere, iki ayrı çanaktan oluşmaktadır. Bu iki ayrı çanağa Karadeniz’e komşu olan Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Türkiye gibi ülkelerin sanayi atıkları ile birlikte kanalizasyonları boşalmaktadır. Bu nedenle denizde yaşayan balıklar ağır metallerce (As, Mn, Fe, Cr, Ni, Zn, Cu and Pb) zenginleşmektedir. 1986 Çernobil Faciası: Karadeniz’in şehirleşme, sanayi ve nüfus artışına bağlı olarak kimyasal kirlenmesi yanı sıra 1986 yılında Çernobil nükleer santralinin neden olduğu felaket sonucunda ((226)Ra, (232)Th, (40)K (137)Cs) radyoaktif elementlerce belirli ölçüde kirlenmiştir. Karadeniz de balıkların ne kadar radyasyona maruz kaldığı, ağır metal birikimlerinin ne kadar olduğu, bunun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin olup olmadığı, bir ayda yenilebilecek balık miktarının ne kadar olduğu gibi sorulara yanıt arayabilmek için son iki yıl içerisinde yayınlanan uluslar arası akademik makalelere göz atmak gerekir. Çoğu makale sonuçlarına göre Rize den Zonguldak’a kadar olan bölgede, 4 tür balıkta (hamsi, istavrit, mezgit ve alabalık), uluslararası standartlara göre sağlığımızı tehdit edecek miktarda radyoaktif element birikimi ve ağır metal birikimi yoktur. ♦ Önerilen doz: kişi başına yıllık 20kg balık tüketimidir. Öte yandan Bulgaristan da yapılan Karadeniz deki balıkların kirliliğini konu alan bir güncel çalışmada Karadeniz balıklarının Akdeniz ve okyanus balıklarından daha temiz olduğu iddia edilmekte, 2011 yılındaki balık türlerinin kurşun birikimlerinin 2004 yılına göre 10 kat daha az olduğu vurgulanmaktadır. Bu yüz güldürücü iddialar Karadeniz’i kirleten ülkelerin kirlenmeğe karşı vermiş oldukları ortak işbirliğinin bir sonucu olsa gerek. Ayrıca yine aynı çalışmada omega 3- omega 6 yağ asitlerince zengin olan Karadeniz balıklarının tüketilmesi önerilmektedir. SONUÇ: Karadeniz deki kirlilik balık kirliliği ile özdeştir. Son yapılan akademik çalışmalara göre balıklarda radyasyon ve ağır metal içeriği uluslararası standartlara uygun olup, halk sağlığını tehdit etmez. Aksine omega 3 ve omega 6 yağ asitleri bakımından Karadeniz balığının tüketilmesi önerilmektedir. Tavsiye edilen doz kişi başına yıllık 20kg balık tüketimidir.