Dünyada huzuru ve geleceğini düşünen milletler ve devletler eğitime öncelik veriyor. Eğitimin başlama yaşı üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, eğitimin anne karnında başladığı gerçeğini ortaya koydu. Bu da bilimsel ve geleneksel yöntemlerin daha reel temellere oturtularak biçim, yöntem ve uygulamalarla yönetmelik ve kanun haline getirilerek uygulanması gerektiğini göstermektedir.

Eğitim denince akla sadece okul, sıra ve tahta gelmesi geri dönülmez bir yanlışlık olur. Bir dönem kaybı demek, bir nesil kaybı demektir. Ayrıca günümüz teknolojisi, dikey eğitimden ziyade yatay eğitimin daha kabul gördüğünü ve etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Buna güzel bir örnek vermek istiyorum.

Bu günlerde Avrupa Futbol Şampiyonası yeni bitti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sporseverler yazın sıcağında kendine iyi bir zaman geçirme vesilesi bulmuş, maçları izliyor. Türkiye Milli Takımı da bu turnuvada yer aldığı için millet olarak gözümüz Milli Takımın maçlarındaydı. Kadın erkek, çocuk yaşlı herkes Milli Takımı takip etti.

Milli Takımımızın genç futbolcuları Arda ve Merih’in yaptığı işaretler sosyal medyada ve halk arasında büyük yankı uyandırdı. Fotoğrafları paylaşılıyor. Paylaşılan fotoğrafların başında Arda’nın işaret parmağını kaldırmış ve diğer eli kalbinde olan bir fotoğraf yer alıyor. Merih’in ise kurt işareti her yerde. Bütün gençler aynı işareti yapmaya başladı. Hatta dünyanın başka ülkelerinde de aynı işareti yapan gençler var.

Bu fotoğraflar sıradan bir fotoğraf değil. İnancını bayrağıyla bütünleştirerek topluma milli ve dini duyguları hatırlatan fotoğraflar. Diyeceksiniz ki eğitimle ne alakası var? Doğrudan alakası var. İşte size yatay öğrenmenin güzel bir örneği. Arda bu hareketi okulda öğrencilere anlatmadı. Merih bu işareti üniversite amfisinde kitabi bilgi olarak sunmadı. Konferans ve seminerlerde de bilgi paylaşımında bulunmadı. Bir kişinin bir hareketi medya ve iletişim kullanılarak tüm duyanda etki yaptı. Bu da sosyal hayatta yatay eğitimin etkisinin bir kanıtı.

Eğitim görevi yalnız okullarda öğretmenlere ait bir görev değil. Eğitim sürecine anne babadan başlayarak, çevre ve toplumun kabullendiği davranışları kazandıran herkes dahildir. Sinema oyuncuları, televizyonlar, ünlü isimler ve müzik, spor, sanatın bütün bölümleri eğitimle görevlidir. Toplumu yönlendiren, eğiten, onlara nitelik kazandıran herkes bu sürece katkıda bulunur.

Sinema, tiyatro, televizyon ve spor dizileri toplum üzerinde oldukça etkilidir. Hatta bu kesim, okuldan daha etkili olabilir. Küreselciler ve kapitalist anlayışın temsilcileri, yerel örf, gelenek ve görenekleri bu yollarla dejenere etmektedirler.

Dikey eğitimden ziyade yatay eğitimin etkili olduğu günümüzde, okul; eğitim ve öğretimde kısa bir süre içinde çocuk üzerinde, çocukların davranışları üzerinde istenilen düzeyde etkili olmayabilir. Ancak bir ünlü oyuncu, çok izlenen bir dizi veya ünlü bir futbolcu, hem birey hem de toplumun davranışları üzerinde oldukça etkili olabilir.

Bugün televizyon ve sinema dünyasına baktığımızda, yapılan diziler ve filmler maalesef toplumu ve eğitimi göz önüne almadan yapılmakta. Arda bir futbolcu ve tek bir kişi; fakat sanat dünyası oldukça kalabalık. Ne yazık ki Arda’nın tek başına topluma hatırlattığı manevi renkliliği diğer ünlülerden göremiyoruz. Eğitilmek ve eğitmek bir süreçtir. Eğitim alırsınız, toplumda belli bir yere gelirsiniz ve siz eğiten biri olursunuz ve roller değişir. Bu sefer siz eğitirsiniz. Tıpkı Merih ve Arda’nın yaptığı gibi.

Önemli olan, toplum eğitimine güzel davranışlarla katkıda bulunmaktır. Sanat, spor ve edebiyat topluma yön verir, toplumun hafızasını hem günceller hem de onu var eden değerleri hatırlatır. Sanatçı topluma borcunu böyle öder. Ulusal bir bilinçle sanat yapılır. Her sanat dalında topluma örnek olacak güzel şeyler mutlaka vardır.

Bizim eksikliğimiz, sanatçılarımızın ve dizi yapan şirketlerin eğitimi ve millete verilmesi gereken özümüzü unutarak yapım yapmalarıdır. Yaptıkları işin toplumsal, yani sosyolojik etkilerinin çok önemli olduğunu bilmeden sadece para kazanmak veya art niyetli yıkıcı amaçlarla yapılması toplumsal eğitimde büyük tahribatlar yaratmaktadır. Arda bana göre bizden biri olarak şu anda çok güzel işler yapmaktadır. Yalnız gol atmakla değil, davranışlarıyla da büyük bir hizmet yapmaktadır.

Bu iki milli futbolcumuz, toplum hafızasını tazeleyen, kim olduğumuzu ve milli benliğimizi güncelleyen kahramanlardır bence. Keşke bütün sanatçılar da böyle davranabilse. Keşke bütün ünlüler de topluma kimliğimiz, inançlarımız hakkında zaman zaman hatırlatma yapsa, örnek olsa. Eğitilen kişinin, eğiten statüsüne geçtiğini ne zaman anlarsak, sanırım o zaman her sanatçı ve her futbolcu topluma olan borcunu güzel şeyler vererek ödemeye başlar. Bana göre ne kadar çok kitap okuyan sanatçı ünlü olursa, Arda’lar da çoğalır.

İyi ki varsın Arda! İyi ki varsın Merih. Siz yaptığınız hareketlerle her yaşta sporcuya, ünlüye ve gençlere örnek oldunuz.