Suriye ile savaşın eşiğine geldik..
IŞİD’le mücadele adı altında bizi Suriye topraklarına sokmak isteyenler daha dün Barzani ve Talabani’nin sırtını sıvayanlar, dün PKK, bugün de IŞİD’e örtülü destek verenlerdir.
Şimdi ‘Suriye’nin bölünerek bir Kürt Devleti kurmasına müsaade etmeyiz’ diyoruz.
Çünkü sıra Türkiye’ye geliyor.
Güneydoğu’nun gelirleri giderlerini karşılayacağına inansalar anında özerklik isteyecekler. Bu mücadeleyi 50 sene önce başlattılar. 1980 ihtilalinin ardından Türkiye’den kaçarak Suriye’nin Bekaa Vadisi’nde eğitilen PKK militanları ülkemize sızarak Güneydoğu’yu kana buladılar, katliamlar yaptılar.
Biz eli kanlı örgüt lideri Abdullah Öcalan’ı defalarca Baba Esat’tan istedik, vermedi. İşte o günlerde Hatay sınır birliklerini ziyaret eden Karakuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in ‘Suriye sabrımızı zorluyor, eğer topraklarına sabah girersek akşama diğer taraftan çıkarız’ sözleri üzerine bebek katili Öcalan’ı sınır dışı ettiler.
Önce İtalya oradan da Kenya’ya kaçan bebek katili Öcalan’ı bir gecede Korgeneral Engin Alan’a teslim ettiler.
Katili kucağında bulan merhum Bülent Ecevit’in DSP’si 1999 yerel ve genel seçimlerinden ülkenin en büyük partisi olarak çıktı ve ANASOL-M hükümeti kuruldu.
Bu arada özel yetkili mahkeme Öcalan’ı idama mahkum etti.
İdam cezası Yargıtayca onaylanıp TBMM’ye sunulmak üzere Başbakanlığa gönderilince merhum Ecevit kararı sümen altı etti. ABD Irak’ı bizim üzerimizden vurmak isteyince başbakan Ecevit müsaade etmedi Ancak kendini hastanede buldu, ekonomi ters döndü veya döndürüldü .
İşler kötü gidince MHP lideri Dr. Bahçeli erken genel seçim kararı aldı ve 3 Kasım 2002’de AKP tek başına iktidar oldu. İlk iş olarak idam cezalarını TCK’dan çıkardı. ABD gemileri İçel (Mersin) Limanı’na demir attı. Devlet bakanı Mehmet Ali Babacan ABD başkanı Bush ile Teksas pazarlığı yaparken ABD askerleri tankları, topları ile topraklarımızdan geçmeye başladı.
Güneydoğu’da sanayi siteleri kiralayıp ikmal bakım yapmaya, İncirlik’ten kalkan uçaklar Irak’ı bombalamaya başladı. Daha dün bizim askerimizin operasyon yaptığı Irak topraklarında, bizim subaylarımızın kafasına çuval geçirildi ve özel harekatçılarımız katledildi.
Abdullah Gül’ün başbakanlığındaki hükümet birinci teskereyi TBMM’de ‘ret’ etse de Recep Tayip Erdoğan başbakanlığındaki hükümet ikinci teskereyi TBMM’de kabul ettirdi.
MİT’i devreye sokarak PKK ile görüşme başlattı. Ortaya bir çözüm süreci çıktı ancak meşhur Habur krizi patlayınca çözüm süreci buzdolabına kondu. İmralı, Kandil seferleri başlattı. Ardından nevruz günü PKK sözcüsü katil Öcalan’ın mesajını okuyunca PKK dağdan, şehre inip eli silah tutan çocukları dağa kaçırmaya başladı. Anneler, önce Diyarbakır ardından Ankara’da eylem yaptıysa da seslerini duyan olmadı. Güneydoğu’da PKK militanları askeri birliklerdeki Türk bayraklarını indirirken İmralı seferleri başladı.
Bebek katili Öcalan bir mesaj daha gönderdi: ‘PKK bahar aylarında kongresini toplasın, yakında HDP ile ittifak yapsın.’
HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş ne diyor: ‘Öcalan’ı cezaevinden çıkartmak boynumuzun borcudur.’
Bu arada ülkemiz Suriye ile savaşın eşiğine gidiyor veya gönderiliyor.
Kim gönderiyor?
Suriye ajanlarını eğit-donat ile bize eğittirenler, benim insanım açken binlerce Suriyeliyi kamplarımızda baktıranlar, cadde ve sokaklarıma bırakanlar bizi Suriye ile savaşa sokuyor, bu böyle biline!
Ve yine biline sıranın Güneydoğu’ya gelmeyeceğini kim garanti edebilir! Oyun içinde oyun var dikkat!