Küçük küçük mutluluklar koyuyorlar önümüze,
Büyük büyük acıları görmezden gelelim diye.
Mesela bir kedinin çıkardığı ses ile
Bir çocuğun feryadını örtüyor insanlık
Neden kötülük hâkim bu dünyada diye soruyorsunuz?
Çünkü iyi insan dediklerimiz sadece dua ediyor.
Sahi bitmedi mi bu mağdur edebiyatı.
Yine küfretmek geliyor içimden,
Gelmişine bir tutam geçmişine sere serpe.
Öldürülürken kadın, bir mahlûkat elinden...
Bir başka kadın, başıma gelmesin diye dua ediyor.
Bir acıyı paylaşmak, acıya acımaktan geçmiyor.
Vah ile ayıpladığımızı düşündüğümüz her şey,
Ah ile canımızı yakana kadar susuyoruz.
Oysaki sabretmek doğru zamanı bekleyip doğru olanı yapmaktır.
Biz susunca sabrettiğimizi zannediyoruz.
Belki bir gayret eden olsa yanacak sönmekte olan,
Aydınlanacak tüm karanlıklar.
Ama biz karanlığı görünmemek için tercih ediyoruz.
Tarih tekerrür edip dururken, zaman bir tekerleğin altına almış gibi bizi.
Bazen yavaş bazen hızlı,
Muhakkak ki sıra bize gelecek,
Ezileceğiz bir gün bir yerlerde.
Çünkü dönüyor bu çark, gidiyoruz bir yol boyu uzun, ince.
Mahalleye dadanmış bir hırsız,
Bekçinin korkaklığından yavuz olur.
Gel gelelim bu zamanın çalıntılarına,
Hırsız mı yavuz yoksa yavuz mu hırsız?
Tavuğun yumurtadan çıktığı kadar düşünülseydi bari
Pencerenin kenarına sıkıştırılmış fesleğen.
Yanıyor orman, tarasın saçını deli kız bu yangından bir şey olmaz diyorsa,
Örgüsü bol olsun yalnızlığının.
Hey! Orada kimse var mı?
Çimentosunu eksik koyun, yıkılacak bu dünya.
Bir balyoz darbesiyle değil,
En günahsız olanınız yıkacak bu dünyayı.
O ilk taşı eline aldığında,
Herkes taşın altına eline koymaya mecbur kalacak.