Hangimiz hayatın içindeyiz hangimiz dışında? Hangimiz gerçekten yaşıyor hangimiz ölümünü bekliyor? Hangimiz gerçekten güçlü hangimiz güç kazanmak için hayatı kaçırıyor? Bunlar gibi yüzlerce soru sorabilirsiniz. Önemli olan şu: Ne zaman ve niçin soruyorsunuz? Hayatın sonuna  doğru mu? Yoksa soru cümleleriniz keşkeli ünlem cümlelerine mi dönüşüyor? Biz başkalarını yargılamak eleştirmek için harcadığımız süreyi bir de kendimize sunalım ve ses verelim Albert Einstein’a:
 “Önemli olan, soru sormaktan vazgeçmemektir. Merakın bir varoluş nedeni vardır. İnsan sonsuzluğun, yaşamın, gerçeğin harikulade yapısındaki esrarı düşününce dehşete düşmekten kendini alamıyor. Eğer bir insan bu esrarın sadece küçük bir kısmını anlamaya çalışırsa bu yeterlidir. Kutsal bir merakı asla kaybetmeyin. ” İnsanın biraz da kendini merak etmesi ve kendi dünyasını keşfetmesinden daha güzel bir yolculuk olabilir mi?
 Kaç yaşında olursanız olun kim olursanız olun, şimdiniz ve sonraki yıllarınız için bilinçli idealler oluşturmanız, şu anınızın belki de bu yılınızın hayatınızdaki en ödüllendirici zaman dilimi olduğunu fark etmenize yardımcı olmak istiyorum. Aynı yoldan geçtik aynı sudan içtik eyvallah! Ama her insan ayrı bir memlekettir unutmayalım.
  Artık hayatı farklı biçimde görmenin zamanı geldi. Sonraki yıllarınızda anneniz babanız ya da kıyaslandığınız, kopyası istendiğiniz (sözüm ona) yüce şahsiyetler gibi yaşamak zorunda değilsiniz. Peki ne yapabiliriz? İçimizdeki hazinelerin farkına vararak ve onları kullanarak geleceğimize doğru adım atacağız. Kendimize odaklanacağız en önemlisi nasıl odaklanacağımıza karar verceğiz.
  Ölümü korkusuzca  karşılayanlar  hayata hakkını verenlerindir. Yalnızca yaşlanmak  yenilgilere boyun eğmek ve ölmek yerine hayata büyük bir armağanda bulunalım. Dünyaya aşk ve güçle bağlanmak için bilgeliğimiz ve zamanımız var. A.H.  Tanpınar’ın dediği gibi: “Saatin kendisi  mekan, yürüyüşü zaman, ayarı da insandır.” Siz saatleri ayarlamaya var mısınız yok musunuz? Hazırım diyenleri de zamanım yok diyenleri de duyuyorum. Haydi o oyalayıcı , tembelleştirici ve yerinde sayan  kelimelerimizi  değiştirelim hayatımız değişsin. ‘Yeterli zamanım yok’ yerine şunu söylesek kendimize şans vermiş olmaz mıyız? ‘Benim için önemli olan şeyler için gerekli zaman, yer ve enerjiden daha fazlasına sahibim.’ Doğru diye nelere inandık bir de buna inansak çok mu zor?
  Bizler, yeryüzünün en değerli varlıkları, ilahi gücün bize armağan ettiği değerli bir beyin gücüne sahibiz. Şimdi hep birlikte karar vereceğiz:
Değişime hazır mısınız?
Tek hedefimiz beyin gücümüz ve tüm kalbimizle yaşamın renklerini keşfetmek. Evet ya da hayır diyen yol arkadaşlarım hepiniz
HOŞGELDİNİZ.