DSP 1999 genel ve yerel seçimlerinde birinci parti olarak çıkıp Ecevit ANASOL-M Hükümeti kurulmuş ancak Ecevit hastaydı. Bakanlar kurulu hastanede toplanmaya başlamış, kasayı alan merhum Ecevit’in kafasına fırlatmış yetmemiş, merhum Ecevit'in tüm partileri ikna ederek Cumhurbaşkanı olarak seçtirdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de anayasa kitapçığını başbakan Ecevit’in kafasına fırlatınca ekonomi çökmüş, ekonomiyi kurtarmak için getirilen Kemal Derviş DSP’yi bölmüştü.
İşte o günlerde yaşanan Düzce ve Marmara depremleri ülkeyi yıkmış Bakan Aydın 'Ben bu insanları 6 ayda ev sahibi yapacağım' demiş ve sözünde durmuştu.

Ancak bir müddet sonra düzenlenen vurgun operasyonunda müsteşar yardımcısından genel müdür yardımcısına, bakan danışmanına kadar herkes gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.

Bakan Aydın bakanlık ve milletvekili görevinden istifa etmesine rağmen ifadeye dahi çağırılmamıştı. 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara gelen AKP Koray Aydın’ı yüce divana sevk etmişti. Başsavcı Sabih  Kanadoğlu Bakan Aydın’a 310 yıl hapis cezası istemiyle dava açmıştı .

Ama

Anayasa Mahkemesi’nde yargılama sonunda Bakan Aydın oy çokluğu ile değil oybirliği ile beraat ederken bu operasyondan tek bir kişi ceza almamıştı. O gün ne olmuşsa Koray Aydın'a olmuştu..

Kurban gitmişti!..
Trabzon'da güçlü bir bakanlığı kaybetmişti..
Bu filmin senaristleri ve oyuncuları değiştirilerek bir gece yarısı milli görüş geleneğinden gelmeyen son derece başarılı dört Bakan; AB Bakanı Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve  Trabzon için de son derece önemli bir isim olan Erdoğan Bayraktar'ın  yakınları göz altına alındı.

Ancak Bakan Bayraktar'ın oğlu ve çalışma arkadaşları anında serbest bırakıldı. Savcı tek bir soruşturma dahi açmadı!
Çünkü soruşturma açacak tek bir bulgu yoktu..

Ama Başbakan Erdoğan meydanlarda sahip çıktığı bakanlarına 'Beni rahatlatmak için istifa edin'  deyince Bakan Bayraktar 'Benim bu üç bakanla hiçbir ilgim yok, çünkü benim içerde tutuklu veya hakkında dava açılmış tek bir adamım veya çalışanım yok, bunların arasına beni karıştırmayın. Ben bu  haksız, kumpasla istifa etmem. İsterseniz bir süre sonra istifa edebilirim. Ben size sormadan hiçbir iş yapmadım, yapmam da. Bir suçum varsa sizle beraber işledik, sizin de istifa  etmeniz gerekir'  deyince anında görevden azledildi..

Erdoğan Bayraktar daha sonra 'Ben bu teşkilatın bir ferdiyim, beni dışlayamazsınız, yanlış anlaşıldım. Başbakanım Erdoğan ve teşkilat üyelerinden özür dilerim' deyince de hepimiz yadırgadık.

Bayraktar  'Derdimiz hizmet bize yapılan eziyet' demek zorunda kaldı.

Mahkeme sonunda nihai kararını verdi  'Bakan Bayraktar ile ilgili dava açmaya gerek yoktur ' dedi. Savcı beraat istediği bu davayı temyiz bile etmedi, karar kesinleşti.

Ama ne olduysa hem Bayraktar'a hemde Trabzon'a oldu..

Bayraktar'ın da Trabzon'un da bakanlığı gitti..

Yalnız bu kadar mı değil Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gelen İdris Güllüce  ne hikmetse, ne kinse sanki Bakanlık CHP'den AK Parti'ye geçmişçesine bakanlığındaki Trabzonlu tüm üst düzey bürokratları, 33 ilin il müdürünü görevden aldı.

Trabzon il müdürünü,  bu bölge insanı Trabzonlu olmadığı için eski görevinde kalmak üzere müşavir kadrosuna atadı.

Dedik ya ne oldu ise Trabzon'a oldu..
Nerede Bakan Bayraktar'a  bu şehirde haksız eleştiri getirenler!
Nerede lojistik masalı üzerinden kişisel hesapları ile  Bayraktar'a  vuranlar!..
Tıss yok!
Hadi ses verin!..
Bir dedikleri iki edilmeyen, bakanlık kapısından bir gün dahi eli boş dönmeyen, kaynak bulmakta zorlanmayan Belediye Başkanları 'Nerde Bayraktar dönemi' diye  dünü çok ama çok  arıyor.
Hem de mumla!
Gidin konuşun  hem de yazın!..
Bu şehrin yatırım, kaynak almayan beldesi, ilçesi  yoktu?
Ya şimdi? Elini kolunu sallaya sallaya Bayraktar'ın kapısından girenler aylardır Güllüce'nin bakanlığının kapısından içeri girmeyi  bırakın kapısına kadar gelemedi!
Özel kalemdeki ziyaretçi defterine bir bakın!
Utanmak yüz ister..