Gerçek, samimi ve yürekli din adamlarına her zaman saygı duymuşumdur..
Vicdan ile cüzdan arasında sıkışmayan gerçek Müslümanlar sayesinde ayaktayız zaten..
Dün ülke genelinde gerçekleşen “Cuma hutbesinde” söylenen sözler de çok anlamlı ve çok değerliydi.
Yeni yıla girerken verilen mesajlar tam adrese teslimdi..
Bu vaazı camilerde cemaat pür dikkat dinledi.
Müslümanların geçmişin muhasebesini yapmak üzerine yapılan bu konuşmayı buradan sizinle paylaşmak isterim.
Dikkatlice okumanızı istiyorum;
“Bir yılı daha geride bırakıyoruz. İki günü birbirine denk olan zararda iken hangi günümüzü diğerinden bereketli kılabildik?
Bu sene sevap hanemize hangi hayırları, hangi iyilikleri kaydedebildik? Acaba Rabbimizin huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varabilecek miyiz?
Ancak gelecek nesiller için daha iyi bir dünya kuramadık. Dünyamızı barış ve esenlik yurduna dönüştüremedik.
İnsanın şeref ve itibarını, haysiyet ve onurunu koruyamadık. Koruyamadığımız içindir ki 2013 yılında yüz-binlerce insan şiddet ve çatışma yüzünden hayatını kaybetti.
Dünya genelinde her altı saniyede bir çocuk açlıktan öldü. Her otuz saniyede bir çocuk meta gibi satıldı. Her dört kadından biri şiddet gördü. Onlarca kadın katledildi. Bir yılı daha geride bıraktık.
Ancak İslâm coğrafyasında kan ve gözyaşı hiç dinmedi. İslâm diyarlarında katliam, çatışma, açlık, yoksulluk, cehalet, tefrika hiç eksik olmadı.
İslâm ülkelerinde kardeşin kardeşi öldürmesine, bebeklerin kimyasal silahlarla katledilmesine, küçücük bedenlerin kurşunlara hedef olmasına engel olamadık. Zalimlerin işledikleri cinayetleri ne yazık ki durduramadık.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak tabiatın dengesini bozmaya, çevreyi hoyratça kullanmaya, örselemeye devam ettik. Her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tükettik. İsraf ve savurganlığa devam ettik.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan ve zararlı unsurlardan yeterince koruyamadık. Onları değerlerimizle gerektiği gibi buluşturamadık.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak kardeşlik hukukumuzu, kardeşlik ahlakımızı yeterince oluşturamadık. Dilimizi, üslubumuzu, bilgimizi, birikimimizi, aşkımızı, şevkimizi ve heyecanımızı yenileyemedik. İlişkilerimizi geliştiremedik.
Bütün bunlara rağmen 2013 yılını başarılarla geçirmiş gibi milyonlarca insan kutlama yapacak. Zamanın sahibine boyun eğmektense, çılgınca eğlencelerle, sınırsız tüketimle, geçici haz ve avuntularla, şans ve talih oyunlarıyla zamanı öldürecek.
Oysa insan, ancak “zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuurunu taşıdığında hayatı anlamlı hale gelir...”