KÜTÜPHANELERİMİZ HAFIZAMIZDIR

Kitaplar ve kitapların yaşam alanı olan kütüphaneler, bir toplumun hafızasının önemli bir kısmı olarak ele alınmalıdır. Kütüphaneler ve şahıs kitaplıkları, bir taraftan da toplumun yazılı birikimidir. Bu birikim, esasen bir toplumun tarifidir. Başka bir ifadeyle kütüphaneler, bir toplumun seviyesidir ve bir toplumun durduğu yerin anlaşılmasını sağlayan kurumlardır. Kurum kütüphaneleri ve şahıs kitaplıkları bu sebeplerle, yüksek hassasiyetle ele alınmalı, değerlendirilmeli ve göz bebeği gibi korunmalıdırlar. Dolayısıyla, zengin şahıs kütüphanelerinin oluşmasına ömür ve servet harcayanlara çok yüksek seviyede ihtimam gösterilmeli, toplumdaki kültürel mirasın devamlılığına katkı veren örnek kişiler olarak takdim edilmelidirler. Kütüphaneler bir hafıza olarak kabul edildiğinde bilinmeli ki, hafızasını kaybetmiş bir insan ne ise, nasıl davranıyor ise, okumayan, kitap kültürü gelişmemiş, kitaba hürmeti olmayan ve dolayısıyla kütüphanelerine sahip olmayan toplumların durumu da maalesef buna benzer şekildedir. Bunun için kütüphanelerimiz, kitaplarımız ve yüksek okuma kültürü, millet olarak devamlılığımız açısından hayati önem taşımaktadır.

“1845’de Trabzon”

TRABZON’DA BÜYÜK BİR DEVLET KÜTÜPHANESİ İNŞA EDİLMELİDİR

Trabzon zengin şahıs kütüphanelerine sahip olmak kadar, maalesef kayıp şahıs kütüphaneleriyle de dikkat çekmektedir. Kaybolan, satılan, el değiştiren, yağmalanan şahıs kütüphanelerini araştırmak ve acı akıbetlerini ortaya çıkarmak kadar, eldeki şahıs kütüphanelerinin kıymetini bilip, ileri tedbirlerle muhafaza altına almak gerekiyor. Trabzon’un kaybedecek bir şahıs kitaplığına dahi tahammülü olmamalıdır. Zengin şahıs kütüphanelerinin tarumar edilmesinin önüne acilen geçilmelidir.  Bu açıdan neler yapılmalıdır sorusu büyük önem arz etmektedir. Öncelikle Trabzon’daki genel kütüphanenin ivedilikle yıkılarak yerine Atapark’ın bir kısmını da içine alacak şekilde ve tüm Doğu Karadeniz’i kapsayacak özellikte bir milli kütüphane veya o vasıfta esaslı bir devlet kütüphanesi meydana getirilmelidir. 1961 model bir halk kütüphane mimarisi dolayısıyla ve bundan mütevellit yer darlığı sebebiyle zaman zaman kitaplarını tasfiye eden bir kütüphane yaklaşımı, kadim kütüphanecilik fikriyatına uygun değildir. Yer darlığı nedeniyle kitapları kayıttan düşmek, sağa sola göndermek, geldiğimiz çağda kabul edilebilir bir yaklaşım olamaz.  Dolayısıyla Trabzon’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı, içinde bir nadir eserler kütüphanesinin de yer alacağı esaslı bir kütüphane kurulması acil bir ihtiyaçtır. Çünkü binlerce el yazması ve nadir eser hükmündeki kitap, Trabzon’daki ilçelerde ve köylerde hatta Doğu Karadeniz’de çeşitli ailelerin ve eski kurumların elindedir. Nadir eserler ve el yazmaları başta olmak üzere çok kıymetli kütüphanelerin bir kısmı koruma altında olmakla birlikte çoğu perişan vaziyettedir. Özellikle şahıs kütüphanelerinden eli uzun isimler aracılığıyla aşırıldığı dilden dile dolaşan yüzlerce ve beki de binlerce nadir eser, maalesef bir ticari metaya dönüşmüş durumdadırlar. Camiler, medreseler, özel evlerdeki bu değerli kitaplıklar, her an talan edilme riskiyle karşı karşıyadır. Bu eserlerin bir nadir eserler kitaplığı oluşturularak acilen muhafaza altına alınması gerekmektedir. Böylesi adım esasen bir “milli güvenlik” meselesi olarak görülmelidir. Sadece Trabzon’dakiler değil hatta tüm Doğu Karadeniz’deki el yazmaları ve matbu basımlar da, Trabzon merkezinde kurulacak bu yeni kütüphanede “yüksek güvenlik” yaklaşımlarıyla koruma altına alınmalıdır. Nadir eserlerin alım ve satımı dikkatle incelenmelidir. Konu, ilgili kurumların takibine alınmalıdır. Çünkü çoğunluğu camilerden, medreselerden, kütüphanelerden ve şahıs kütüphanelerinden aşırılmak suretiyle el değiştiren bu zenginlik, toplumun malıdır ve o şekilde muamele görmelidir. Çalınan, alınan şey esasen milletin hafızasıdır, gelecek neslimizin hakkıdır. Dolayısıyla muhtemel kütüphane, alanında tecrübeli ve mesleğine katma değer sağlayan kıymetli ve “güvenilirliği yüksek kütüphanecilerin” sorumluluğuna verilmelidir. Burada derlenecek süreli, basılı ve elyazması türündeki nadir eserler hızlı bir şekilde dijital ortama aktarılmalı ve araştırmacılara sadece dijital kayıtlar üzerinden hizmet verilmelidir. Kitaplar, gerekli altyapıdan sonra ücretli veya ücretsiz olarak internet ortamına açılmalı, nadir eserlerin her türlü kaydı ve bilgisi internet ortamında görülebilmelidir. Muhtemel kütüphanenin meydana getirilmesi mümkün olur ise eğer, sayım, teftiş ve kontrolleri de en titiz şekliyle yapılmalıdır.

TRABZON’DA BÜYÜK BİR KİTAP BAĞIŞ KÜLTÜRÜ OLUŞTURULMALIDIR

Trabzon’daki şahıs kütüphanelerimizin genel kütüphanelerimize kazandırılması için çok ciddi bir bağış kültürü oluşturmamız gerekmektedir. Trabzon’daki kitap ve kütüphane kültürünün devamlılığı açısından, bağış yapmaya eğilimli Trabzon dışındaki Trabzonlu şahsiyetlerin kütüphanelerinin öncelikle Trabzon’a getirilmesi için çalışılmalıdır. Bu konuda Trabzon’da, KTÜ ve Trabzon Üniversitesi öncülük yapmalıdır. Bağış kütüphaneleri, yüksek güvenlik ve koruma teminatlarıyla alınmalıdır. Alınacak kitaplar, ayrım yapılmadan alınmalıdır. Bağış kitaplıklarında, bağışçının onurunu zedeleyecek şekilde bir seçmecilik yapılmamalıdır. Mükerrer nüshalar geri çevrilmemeli, bu nüshalar da kütüphanelerde kataloğa girmelidir. Çok nitelikli kitaplar bağışlayan ve kendi adına bölüm açılmasını isteyen kıymetli bağışçı isimlerin talepleri geri çevrilmemeli, bu isimlerin bağışlarına mahsus bölümler oluşturulmalı hatta bağışçıların isimleri buralara verilmelidir. Her bir bağışçının adı, bağışlanan kitaplara nakşedilmelidir. Yoğun bağış yapan isimlere ayrı kataloglar düzenlenmeli, yoğun bağış yapan bağışçıların bağış listeleri internet ortamına konulmalıdır.

Kitaplarını bağışlayan insanlarımıza yüksek hürmet yaklaşımlarıyla bir davranış geliştirmeli, bağışları kaynağında sayılarak alınmalı, yüksek güvenlik içerisinde bağışlanacak yere getirilmeli, yoğun bağış yapan bağışçılar, her yıl kütüphaneler haftasında bağış yaptığı kütüphanede misafir edilmeli, taltif edilmeli, kitaplarıyla buluşması sağlanmalı, kütüphanelerin doğal üyeleri haline getirilmelidirler. Aynı alaka, vefat eden bağışçıların aileleriyle devam ettirilmelidir. Bağışçıya gösterilecek saygının, bağış kültürüne olumlu katkı edeceği düşünülmelidir. Böylelikle, güven esasına ve yüksek teminata dayalı, her türlü altyapısı en sağlam şekliyle kurulmuş, kontrol edilebilir, denetlenebilir bir bağış ortamı oluşturmak gerekmektedir.

TRABZON BELEDİYESİ BAĞIŞ VE NADİR ESERLER KÜTÜPHANESİ KURMALIDIR

Trabzonlu olup zengin kitaplıklara sahip şahsiyetlerin kütüphanelerine sahip çıkma yaklaşımını sadece üniversitelerle sınırlandıramayız. Bu konuda dört koldan hareket etmek ve aynı konuda kurumlarımız arasında tatlı bir rekabetin oluşmasına ortam sağlamak da anlamlı bir gerekliliktir. Dolayısıyla Trabzon’daki kütüphanelere sahip çıkma potansiyeli açısından değer taşıyan en önemli bir diğer kurum olarak karşımıza Trabzon Büyükşehir Belediyesi çıkmaktadır. Nitekim Trabzon Büyükşehir Belediyesi, belediye binasının içinde ve belediyenin kontrolü altında olacak şekilde Trabzon İhtisas Kütüphanesi başlığı altında bir nadir eserler kütüphanesi kurmalıdır. Belediye, sadece bağış yoluyla değil, satın almalar yoluyla da Trabzonlulara ait kıymetli şahıs kütüphanelerini ve her türlü koleksiyonu kurtarmalıdır. Satın almalar, hem kitaplıkların hurdaya gitmesini engelleyecek, kitaplıkların ve koleksiyonların Trabzon dışına çıkarılmasını durduracak, hem de yıllarca bu kitaplıklara servet harcayan kitaplık sahiplerine ekonomik bir katkı sağlanmış olacaktır. Trabzon Belediyesi muhtemel bu kütüphaneye diğer taraftan şahsi arşivlerde bulunan Trabzon basın arşivini kazandırmalıdır. Trabzon basınının varsa eksik nüshaları diğer kütüphanelerden toparlanmalıdır. Trabzon Belediyesi’nin hakikatli kütüphaneciler vasıtasıyla kuracağı böyle bir arşiv kütüphane, Trabzon’un hafızası bir kurum haline de gelecektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin on yıllardır satın almalar yoluyla elde ettiği kitaplıklar ve şahsi arşivlerle zenginleştirdiği İBB Taksim Atatürk Kitaplığı’nın bugün parmakla gösterilecek uluslararası bir itibara ulaştığı bilinmelidir. Adı geçen kütüphane, sadece yerli araştırmacıların değil, yabancı araştırmacıların da sıklıkla ziyaret ettiği bir yer haline gelmiştir.  Trabzon Belediyesi’nin mevcut binası hem şehrin tam ortasında hem de tarihi dokunun yanı başında olma anlamında böyle bir kütüphaneye en mükemmel şekliyle yer sahipliği yapabilir. Bu kütüphane, belediye binasına ayrı bir hava ve dinamizm getirebilir. Muhtemel kütüphane, Ankara Beştepe’deki Millet Kütüphanesinin Ankara’ya sağladığı kültürel katma değer gibi Trabzon’a da bir dinamizm ve yüksek itibar kazandıracak, kütüphane dolayısıyla belediye kültürel anlamda halka ve kültür hayatımıza mal olacaktır. Lakin Trabzon’un bir nevi hafızası olacak böyle bir kütüphaneye, gözü gibi bakacak, evladı gibi koruyacak kütüphanecileri görevlendirmek gerekiyor. Bunun için Trabzon’da “yerel hafıza ve kütüphane” temalı bir sempozyum düzenleyerek işe başlamak, yapılacak işi öncelikle işin uzmanlarına havale etme anlamında yüksek değer taşıyacaktır.


TRABZON KÜTÜPHANELERİNİN DAHA BİR İTİNA İLE KORUNMASI GEREKİR

Kütüphanelerimizin stratejik önemi kadar, birer hafızamız olan kütüphanelerimize uzanan ellerin (!) olduğu da bilinmeli ve buna asla müsaade edilmemelidir. Bu konu bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınmalı, gerekirse kütüphanelere yönelik yanlış ve kötü niyetli yaklaşımlara yönelik her türlü soruşturma yapılmalıdır. Kütüphanelerimizdeki teftişler de bu yaklaşımları içermelidir. Kütüphanelerde bulunan eserlerin kontrol dışı şekilde dışarıya nasıl çıkarıldıklarının araştırılması, devletin tüm birimlerinin meselesi olmalıdır. Kütüphanelerdeki tüm kitapların beytülmal olduğu ve bu sebeple kitaplara yönelik art niyetli yaklaşımların, beytülmal ve dolayısıyla kamu malına el uzatmak olduğu ortaya konulmalıdır. Kütüphanelerin bu ülkenin ve bu toplumun hafızası olduğu, kütüphanelere el uzatmanın veya kütüphaneleri ihmal etmenin toplumun hafızasını silmeye çalışan bir yaklaşım olduğu ortaya konulmalıdır. Bizim insanımız yani bu ülkeye mensubiyeti olan insanlarımız elbette ki bu yaklaşıma taraftar değildir. Çünkü eğitimli insan kitaba hor gözle bakmaz. Kütüphanenin kitabına ve evrakına el uzatmanın haram olduğunu, kul hakkı olduğunu bilir. Kütüphanelerde iyi niyetli olamayan yöntemlerle kaybolan her belgenin, her eserin, her kitabın, bu konulara alaka duyan diğer insanları mahrum bırakacağını ve kültürel hafızaya darbe vuracağını hisseder. Lakin konuyu eğitim marifetiyle insanımıza yine de hatırlatmak durumundayız.

Trabzonlulara ait şahıs kütüphanelerini araştırırken, bir taraftan da toplumdaki her bireyin kitap ve kütüphane konusunda ciddi bir eğitim alması gerektiği gerçeğiyle karşılaştık. Gördüklerimizden hareketle şunu belirtmemiz gerekmektedir. Eğer kitaba hürmetkar ve iyi okuyan bir nesil yetiştirmezsek; kitaba değer vermeyi öğrenememiş bir neslin, eldeki zengin ata yadigarı kütüphanelere sahip çıkmamasını, korumamasını, okumamasını hatta kağıt niyetine hurdacılara vermesini ve kitapları leblebi külahı yaptırmasını da çok garip karşılamamak gerekecektir. Dolayısıyla kitaba hürmet edecek ve kütüphanelere sahip çıkacak bir nesil yetiştirme konusunda hem aile, hem toplum, hem de eğitim sistemi olarak ciddi sorumluluklarımızın olduğunu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Çünkü kaybolan, tarumar edilen, şahsi ellere geçen, amacı dışına çıkan, hurdaya giden her bir kütüphane, toplumun hafızasında meydana gelen bir kayıptır. Hafızası zayıflayan veya zarar gören bireyler gibi, kütüphaneleri zarar görmüş toplumların akıbeti de sıkıntılıdır.


Stratejik önem taşıyan kütüphaneler dolayısıyla, kütüphaneciler de gerekli saygıyı görmeli, kutsal olan bilgi kaynaklarının muhafızları ve toplumun yazılı kültürle irtibatını sağlayan görevliler olarak kabul edilmelidirler. Bilmeliyiz ki bu ülke, kütüphanecilik konusunda Ali Emiri Efendi’den Trabzonlu Necati Lugal hocaya kadar kültürel hafızamızı emanet ettiğimiz birinci sınıf duayen binlerce kütüphaneci isimler yetiştirmiştir. Dolayısıyla kütüphanecilerimizin de, milletin kültürel hafızasını koruma rolleri sebebiyle toplumdaki saygıdeğer kültür insanları arasında yer almaları sağlanmalıdır. Bununla birlikte Trabzon’daki şahıs kütüphanelerine dair Trabzon Ulusal Sempozyumuna sunduğumuz bir tebliğ makale ve hemen akabinde konuyla ilgili müstakil bir kitap çalışmamızın yola girdiğini de kıymetli okuyucuya hatırlatmak isterim.