Eğitim Sen Şube Başkanı Muhammet İkinci kent konseyi hakkında açıklamalarda bulundu. 

İkinci yaptığı açıklamalarda şu iadelere yer verdi: "Dün Trabzon Büyükşehir belediyesi kent konseyi genel kurulu yapıldı. Dağ bir kez daha fare doğurdu. Ama bu, şaşılası bir durum değil. Demokrasinin esamesinin dahi okunmadığı, şekilden ibaret bir ortaoyunu sahnelendi. Oysa, 1980’lı yıllardan itibaren değişen yönetim anlayışının bir yansıması olarak ortaya çıkan kent konseyleri, yerelde halkın karar alma süreçlerine katılımını sağlayan ve yöneten-yönetilen kesimi “birlikte yönetim” anlayışı etrafında birleştiren demokratik bir oluşumlar olma özelliği taşıyor. Ne var ki bunun için niyet ve asgari demokratik bilinç ve kültür gerekiyor. Dün gerçekleştirilen genel kurul bu yönleri ile malumun ilanından öteye gidemedi.

KESK'ten TÜİK'e Sert Eleştiri: "Yoksulluğa Mahkum Edilemeyiz!" KESK'ten TÜİK'e Sert Eleştiri: "Yoksulluğa Mahkum Edilemeyiz!"

Günümüz yönetim anlayışında, temsili demokrasinin yaratmakta olduğu kısıt ve sıkıntılara bir çözüm olarak düşünülen “kent konseyleri”, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, çevreye duyarlılık, ortak karar alma, sivil toplumun gücünü arttırma, yönetimde şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlama gibi birçok önemli işlevi bir nebze de olsa yerine getirebilme potansiyeline sahip. Bu potansiyel açığa çıkarılabildiği ölçüde, kent konseylerinin birer yerel demokrasi aracı olmasını sağlamak mümkün. Ancak, kent konseylerinin işlevselliğini doğrudan etkileyen katılım, mevzuat, örgütsel ve bütçe
noktalarında yaşanan problemlerin yapıyı etkisiz kıldığı yapılan saha araştırmaları ile sabit. Beklenirdi ki Trabzon Kent konseyi bununla ilgili objektif bir saha araştırması yapmış olsun ve analiz sonuçlarını genel kurulla paylaşsın. Farklı alanlarda faaliyet gösteren katılımcı kurumlar kente dair düşüncelerini, gözlemlerini ve çözüm önerilerini genel kurulda tartışarak yeni seçilecek konsey yürütmesinin önünü açsın. Ama buna fırsat verilmedi. Genel kurula tek adam anlayışının gölgesi düştü. Gelebilecek eleştirilerin önünü kesmek için katılımcı konuşmaları oy kullanımının sonrasına, dilek ve temenniler bölümüne bırakıldı. İşin trajik tarafı divanın bu korumacı tavrı karşısında oylamada KESK ve bağlı sendika temsilcilerinin dışında en küçük itiraz gösterilmedi. Peki, bu tablodan kim kazançlı çıktı. Kent ve kentli değil, demokrasi hiç değil. Tek adam anlayışı kazandı. Ama elde edilen “ Pirüs zaferinden” başka bir şey değil.

Eleştirinin, farklı düşüncelerin dile getirilmesinin yöneticilere zararı değil, faydası olur. Sanırım divan yönetimi, Büyükşehir belediye başkanının dile getirilebilecek farklı görüş, düşünce ve eleştirileri sağlıklı bir biçimde değerlendirebilecek bir yönetici formasyonu 
açısından yetersiz olduğunu düşündü. Sonuç olarak, Trabzon ve kent demokrasisi ve yurttaşlar açısından ders alınması ve düşünülmesi gereken bir tablo ile karşı karşıyayız. İzinsiz bir inisiyatif alabilir mi bilinmez; Kent konseyinin Yenimahalle mahallemizdeki okul inşaatının tamamlanıp ilkokul olarak hizmete açılması yönünde halkın iradesine uygun görünür bir tutum alıp alamayacağı ilk sınavı olacak. Biz ise işimize bakacağız.  Hiç kimseye yaslanmadan, göz kırpmadan kentimize, haklarımıza, halkımızın taleplerine sahip çıkmaya devam edeceğiz."