“Kale’ye kapanan, sihirbaz bir tilkidir ki ismi Tiryaki Haşan Paşa’dır. Haşan Paşa, adama kale vermez. İsterseniz buyurun kuşatmaya gidelim. O zaman düşüncelerimin doğru olduğunu gözünüzle görüp onaylarsınız.”
Kral Ferdinand’ın huzurunda toplanan harp meclisinde söylendi bu sözler. Osmanlı Devleti’nin himayesinde olan Kanije kalesinin kuşatılması planlanıyordu. Sözleri söyleyen kişi daha önce, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Sektuvar kalesini Osmanlı’ya karşı müdafaa etmiş bir generaldi. General, Tiryaki Hasan Paşa’nın çok mahir bir komutan olduğunu bizzat biliyordu ve Kral Ferdinand’ı uyarmak istemişti.
Ancak General’in uyarılarına şüphe ile yaklaşan Kral. “Bu adam Türklerle dosttur. Bize korku vermek istiyor” diyerek kuşatma emrini verir.
Bugün Macaristan Devleti’nin sınırları içinde olan Kanije Kalesi 1600 yılında Osmanlı Ordusunun kırk günlük kuşatması sonucu ele geçirilmişti. Bu olaydan bir yıl sonra, 1601 yılında Avusturya, İtalya, İspanya, Malta ve Papalık askerilerinden oluşan Kral II. Ferdinand komutasındaki ordu tarafından Kanije Kalesi tekrar kuşatılır. Bu kez roller değişmiştir. Osmanlı Devleti kaleyi savunmaya çalışıyordur.
Kaleyi savunmak ile görevli olan kişi Tiryaki lakaplı Hasan Paşa’ydı. Ona neden tiryaki dendiği ile ilgili çeşitli rivayetler var. Bu rivayetlerin doğruluğu muamma ancak muamma olmayan onun yüzyıllar geçse de unutulmayacak bir savunmaya imza attığıdır. Tiryaki Hasan Paşa’nın doğum tarihi de tam olarak bilinmediği için bu savunmayı komuta ettiği sırada kaç yaşında olduğunu da bilmiyoruz. Ancak yetmiş yaşının üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Tiryaki Hasan Paşa’nın sıra dışı askeri ve psikolojik harp teknikleri vardı. II. Ferdinand’ın orduları kaleyi kuşatıp saldırıya başladığında Hasan Paşa oldukça pasif bir direniş gösterir. Sadece tüfek atışı ile karşılık verir. Düşman kuvvetleri Türklerde top olmadığına ikna olana kadar bu tavrı sürdürür. Ne zaman ki düşman toplu halde hücum etmeye başlar o zaman kalede bulunan yüz topa birden ateş emri verir.
Kalede içleri kum dolu olan çuvalların üstlerini barut veya un ile doldurtur. Esir aldığı askerleri bu alanlarda tutsak ederek cephane ve yiyecek sorunu olmadığına ikna eder. Onları, yiyecek sıkıntısı olmasına rağmen yağ, bal, et ile besler. Ve nihayetinde idam kararı aldığı bu esirlerin Macar asıllı bir komutan vasıtası ile kaçmasına göz yumar.
Esirler kale içinde gördüklerini anlattıkça düşman askerinin morali bozulur. Tiryaki Paşa bir yandan da kale içinde müzikli eğlenceler düzenleyerek düşman askerine kalede her şeyin yerinde olduğuna dair mesaj verir. Tüm bunların yanında İstanbul’a haber yollamak için yazılan sahte mektupların düşman eline geçmesini sağlar. Sadrazam adına yazılmış bu mektuplarda kale içinde durumun çok iyi olduğu, yardıma ihtiyaç olmadığı yazıyordu. Bu söylentiler düşman askerleri içinde dilden dile yayılır.
Bir ara kale içinden kaçan Macar asıllı bazı kişiler, Ferdinand’a kalede durumun hiç iç açıcı olmadığını, erzak ve silah mühimmatının oldukça az olduğunu söyler. Bu durumu öğrenen Tiryaki Paşa, Ferdinand’a bu bilgiyi veren kişilerin aslında Osmanlı casusu olduğunu, amaçlarının Ferdinand’ı umutlandırıp tüm kış boyunca kale dışında bekletmek olduğunu anlatan dedikodular yayar. Tiryaki Paşa bu konuda öyle başarılıdır ki Ferdinand bu dedikodulara inanarak kendisine bilgi veren Macar asıllı bu kişileri idam eder.
Tiryaki Hasan Paşa erzaklarının ve cephanelerinin iyice azaldığı bir dönemde onu tarihe yazdıran numarasını yapar. Önce Osmanlı Devletinin büyük bir ordu ile yardıma geleceği dedikodusunu yayar. Ve bir müddet sonra kuşatmanın 73. Gecesi, 18 Kasım 1601 tarihinde Huruç (Gece Baskını) harekâtını başlatır. Top atışları, mehteran eşliğinde kalede bulunan 3000 kişi ile gece baskını düzenler. Bir süredir Osmanlı ordusunun yardıma geleceği dedikodusunu duyan Ferdinand’ın askerleri de mehteran ve top atışları ile bunun gerçekleştiğini zanneder. Ve cephede olan her şeyi bırakarak apar topar kaçmaya başlar.
Huruç harekâtıyla Kanije savunması başarıya ulaşır. Avusturya ve müttefikleri karşısında alınan başarı Sultan Üçüncü Mehmed Han’ı (1596-1603) oldukça sevindirir. Tiryaki Hasan Paşaya vezir rütbesi verir. Murassa kılıç, üç hilalli sancak ve methiyeler içeren bir ferman gönderir.
Padişah’ın fermanı okuyan Tiryaki Hasan Paşa’nın ağlayarak şu sözleri söylediği rivayet edilir: “Kanije Müdafaası gibi pek küçük bir hizmete karşılık bize vezirlik vermişler, devletin vezirliği bizim gibi kocamış ihtiyarlara mı kaldı.”
Son olarak buradan merak edenlere hatırlatalım. Başrolünde Cüneyt Arkın’ın oynadığı 1982 yapım “Kanije Kalesi” adlı film bu tarihi savunmayı anlatır. İlgilenenlere duyurulur.