Aile bireylerinin çocuğuna karşı sorumluluk, davranış ve iletişim kurallarının neler olduğudur.

ANNE BABANIN UYMASI GEREKEN DAVRANIŞ KURALLARI:

1) Çocuğa saygı duymak.

2) Çocuğa koşulsuz sevgi duymak ve bunu davranışlar ile hissettirmek.

3) Çocuğa karşı ihmalkâr olmamak ve onun için gereken şeyleri yapmak.

4) Çocuğa karşı küfür, hakaret gibi onu “Psikolojik şiddete!” sürükleyecek cümlelerden kaçınmak, hatta dayak gibi her türlü “Fiziksel şiddetten!” de uzak durmak.

5) Çocuğunu eksikleriyle ya da farklılıkları ile kabul etmek.

6) Çocuğundan yapamayacağı şeyleri istememek, onu bu tarz durumlar için zorlamamak.

7) Çocuğun makul, yerinde isteklerini bilerek isteyerek reddetmemek.

8) Kardeş ayırımı yapmaksızın tüm çocuklar için aynı davranışlarda olmak.

9) Çocuğa karşı sakin, yapıcı ses tonu kullanmak.

10) Çocuğu yapmak istemediği ya da elinden gelmeyen şeyler için sorumlu tutmamak.

11) Çocuğa baskı yapmamak.

12) Çocuğun kendi evladı olduğunu unutup onunla rekabet haline girmemek, onunla yarışma gibi davranışları terk etmek.

13) Çocuğu başka çocuklar ile hiçbir konuda kıyaslamamak.

14) Çocukla sohbet etmek, oyun oynamak, ona zaman ayırmak.

15) Çocukla iletişimde başından savan, umursamaz tavırlar sergilememek.

16) “Nasıl olsa anlamaz, yaşı küçük” diyerek çocuğun yanında olumsuz konuşmamak.

17) Çocuğun yanında annesi ya da babası ile kavga etmemek.

18) Çocuğa olması gereken dışında kurallar koymamak.

19) Çocuğa karşı “Ben büyüğüm, ben seninle aynı mıyım?” gibi küçümseyen, samimiyetsiz davranışlar içinde olmamak.

20) Çocuğa karşı “Aşırı verici olup her istediğini almak!” ya da tersi olarak “Aşırı cimri olup, hiçbir istediğini almamak!”.

21) “Yeter ki sussun, yeter ki ağlamasın” düşüncesiyle problemleri çözmemek, kolaya kaçarak telefon tablet gibi eşyalara izin vererek onu baştan savmamak.

22) Aile büyükleri ile arasında bağ kurmamak ya da genel olarak çocuğa sosyal olma izni vermemek.

23) Çocuğa karşı yaralayıcı üslup kullanmamak, onun ruhunu incitmemek.

24) Çocuğa ; “Seni ben doğurdum, dediğimi yapacaksın! Ben olmasam sen olmazdın!” gibi aşırıya kaçan aşağılayıcı, telafisi olmayan cümleler kesinlikle kullanmamak.

25) Çocuğu davranışları nedeniyle hangi konu olursa olsun tehdit etmemek, ona bazı durumları koz olarak kullanmamak.

26) Çocuğu başka kişilere şikayet etmemek, aile içindeki yaşanan sorunları konuşarak tatlı dille çözmek.

27) Çocuğu beğenmeyen alaysı tavırlar sergilememek, gidilen ortamlarda çocuktan utanmamak.

28) Toplum içinde ya da bireysel alanlarda çocuğu aşağılamamak.

29) Ahlak kuralları, görgü kuralları, nezaket kuralları, toplumsal kurallar gibi değerli kuralları öğretmek ve ailenin de bu kurallara birebir uyması.

30) Çocuğun bazı huy, özellik, davranış gibi yönlerini yerli yersiz anlatmamak şeklinde davranışlardır.

Bu kurallar, sağlanması zorunlu olan ve asla değiştirilemez kurallardır. Bir çocuğun ailesi onun aynasıdır. Çocuğa bakanlar, yani davranışlarını görenler onun nasıl bir aileye sahip olduğunun tomografisini çekmiş olurlar. Küçük bir çocuk bile kendi yaşıtı olan diğer çocuğun davranışlarından onun nasıl bir ailede büyüdüğünü hemen anlar. Mutsuz bir çocuk onlara göre, "Ailesi bozuk ve arkadaşlık edilmemesi gereken!" bir çocuktur. Mutlu olan çocuk ise, gözlerindeki ışıltı ile "Diğer arkadaşlarını hemen yanına çeken ve arkadaşlarının onunla oyun oynamak için can attığı!" çocuktur. İşte fark bu kadar belli!..

Hiçbir anne baba, çocuğunun dışlanmasını, arkadaşları tarafından hor görülmesini ya da kendisine laf gelmesini istemez ama istemiyorsa da bu davranışları kendi hayatının yörüngesine koymadan, anayasa maddesi gibi uygulamadan da olumlu sonuçlar alamaz.

ANNE BABA İÇİN DİĞER KURALLAR:

Dünya üzerindeki bütün çocuklar anne babalar için evin içindeki “Mobese” ya da evin içindeki “Radar” görevindedirler. Biran bile dalgın olmalarını sanmanız beni üzer. Durum böyle iken çocuğunuzun onu ihmal edip etmediğiniz ya da evde neler oluyor gibi durumlar gözünden asla kaçmayacak ve yeri geldiğinde cevabınız çoktaan hazır olacaktır.

1) Çocuğunuzu takip etmeniz yani ondan haberiniz olması gerekir. Şu an ülkemizin tuhaf bir sistemsizlikle karşı karşıya olduğunu, en basiti bazı bölgelerimizde, şehirlerimizde çocukların sokaklarda rahatça oynayamadığını hepimiz bilmekteyiz. Çocuk kimlerle arkadaşlık kuruyor, nasıl aileleri var, neye eğilim gösteriyor? gibi birçok alanda gizlice gözlemlemeniz, bunu belli etmeyecek şekilde sanki çocuğun peşinde bir dedektif var gibi hissettirmeden yapmanız gerekir.

2) Çocuğa tablet, telefon, bilgisayar gibi cihazlar 3 yaş öncesi asla verilmemelidir. Mümkünse "Hiç!" verilmemelidir. Üç yaştan sonra verilse bile mutlaka dakika ya da saat sınırlaması konulmalıdır.

4) Çocuğa çevre ve hayvan sevgisi aşılamak onun empati kurmasına, başkalarının da hislerini anlayıp analiz etmesine yardımcı olur.

5) Çocuğa okul sevgisi ve mutlak suretle meslek edinme sevgisi verilmelidir. Çocuğa asla; “Okumasan da olur, ben ne güne duruyorum, evin araban hazır!” gibi onu; “Eğitim hayatından kopartacak, akademik başarısızlık yaratacak, zaten gerek yok!” gibi emeksiz, uğraşsız bir hayata adapte olmasına engel olunmalıdır. Emek verilmeye alıştırılmamış bütün çocuklar, “Tembel olmaya, ne de olsa anne babam var! demeye, dışarıdan gelecek hazır beklentisinde kalmaya” her şekilde kabuldür.

6) Çocuğa ödül&ceza sitemi mutlaka uygulanmalıdır. Burada kastettiğimiz küçük, uygulanmasında mahsur olmayan, çocuğun davranışları sebebiyle “Abartılmadan! takdir eden, gereken zamanlarda eleştiren durumlardır. Bu onun doğru ve yanlış konusunda bilgi sahibi olmasını, ailesini tanımasını ve nerede ne zaman ne yapacağı konusunda bilinçlenmesini” sağlar.

SONUÇ OLARAK:

Aile olmak takım işidir. Bu takımın en sağlam halkaları anne babadır. Mutlu aileler için öncelikle anne babanın mutlu olması, aile bireylerinin de kendi içinde doğru davranması sonucunda olur. Bu mutlu aileler ise çevresine güneş gibi doğar.

ÇOCUKLAR DÖRT MEVSİM GİBİDİR (BÜYÜYEN, DEĞİŞEN) ...

DÖRT MEVSİM İSE OLUŞMAK İÇİN GÜNEŞE (AİLE) MECBURDUR...

Bir sonraki yazımız “Kardeş Kıskançlığı”nda görüşmek üzere, sağlıklı günler dileriz...