Ahi Evren Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, uyku apnesi hastalığına yönelik 2015 yılından bu yana kardiyopulmoner rehabilitasyon merkezi uyku laboratuvarında Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Âdem Çelik başta olmak üzere gündüz test raporlama ekibi hemşire Hatice Birkan Yiğit, uyku laboratuvar sorumlusu teknisyen Muarem Paşahafızoğlu, toplam 12 kişilik bir ekiple hastaların derdine çare oluyor. Dr. Âdem Çelik, uyku apnesi konusunda hem hastalar hem de vatandaşlar tarafından daha duyarlı olunması gerektiğinin altını çizerek uyku apnesinin belirtilerine değindi. Dr. Çelik, “Horlama, uykuda nefes durması (apne), gündüz uykululuk, uykuda boğulma hissi, yorgun uyanma gibi yakınmalarınız bulunuyorsa, uyku apne sendromu hastalığınız olabilir. Özellikle 40-65 yaşlarında iseniz, aşırı kilolu, kalın boyunlu, erkek cinsiyet, kalp-damar hastalığı, hipertansiyon, kalp ritim bozukluğu, şeker hastalığı varsa, uyku apne sendromu hastalığı ihtimaliniz yüksektir.” ifadelerini kullandı. Hastalığın kiloyla bağlantılı olduğunu belirterek hastaları yaşam kalitesi değişikliği konusunda uyardıklarını söyledi. Dr. Çelik, “Hastalığın kiloyla bağlantısı fazla. Genellikle aşırı kilolu kişilerde daha fazla görülüyor. Onun dışında daha çok hareketsiz yaşayan, alkol ve sigara kullanan, psikiyatrik ilaç kullanan kişilerde görülme ihtimali çok fazla. Aynı şekilde sırt üstü uyuyan hastalarda görülme ihtimalide yüksek. O yüzden biz uyku apnesini tespit ettiğimiz zaman, bu hafif, orta, ağır olsun, mutlaka hastayı yaşam tarzı değişikliği konusunda uyarıyoruz ve hastalara kilo vermeleri konusunda uyarıyoruz. Gerekirse hastanemizde diyetisyene yolluyoruz. Alkol ve sigarayı bırakmalarını mutlaka öneriyoruz. Tespit ettiğimiz her hastayı kulak burun boğaza yolluyoruz. Çünkü üst solunum yollarında, boğazda olsun, anatomik bir darlık var mı, burunda et var mı, kemik erimesi var mı, boğazında bir darlık var mı, küçük dili sarkık mı? Ameliyatlık bir sorun varsa, bunun KBB tarafından halledilmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.

TÜM RANDEVULAR DOLU

Hastanenin hizmetinden bahseden ve randevularının doluluğunu dile getiren Dr. Çelik, hastalara sunulan imkanları şu şekilde anlattı: “2015 yılından beri hizmet veriyoruz. 4 yataklı laboratuvarımız var; test için 4 hasta yatırıyoruz. Yılda 1000-1400 hasta takip ediliyor. ”Dr. Çelik Trabzon ve bölge halkına hizmet verdiklerine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Uyku hastalıkları olarak Trabzon'a ve bölgeye hizmet veriyoruz. Trabzon'da bizim dışımızda KTÜ Farabi Hastanesi'nde de uyku laboratuvarı var. Uyku apnesi, hem hastalar hem de vatandaşlar tarafından daha duyarlı, daha bilgili ve daha farkında olunması gereken bir konu. Bu nedenle çok fazla hastamız var. Her gün 4 hastayı tedavi amaçlı veya test amaçlı yatırmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 300-400 sırada bekleyen hastamız var. Nisan-Mayıs'a kadar da randevularımız dolu.”

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Tedavi yöntemlerinden bahseden Dr. Çelik yedi yirmi dört hizmet verdiklerini anlattı. Dr.Çelik, “Hastalarımız hem tanı için polisomnografi (PSG) testine hem de cihaz (CPAP, BiPAP) tedavileri için yatırılmaktadır. CPAP cihazı, burun veya ağız ve burun ile içine alan maskeler yardımıyla sürekli pozitif basınçlı hava vererek uyku sırasında üst solunum yollarının kapanmasını engeller. Cihaz verilecek hastalar ikinci kez uyku laboratuvarında yatırılacak, CPAP basıncı belirlenmelidir. Buna CPAP titrasyonu adı verilir. Hastanemiz, uyku hastalıkları laboratuvarında 2015 yılından itibaren 4 oda ile hizmet vermektedir. Laboratuvarımız 7/24 hastalara hizmet vermektedir.” şeklinde konuştu. Uyku apnesinin uzun süre tedavi edilmediği takdirde kronik rahatsızlıklara yol açabileceğinden bahseden Dr. Çelik, “Uyku apnesi uzun süre tedavi edilmediği zaman hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, kalpte ritim bozuklukları, şeker hastalığı, depresyon ve cinsel işlev bozuklukları gibi kronik hastalıklara sebep olabilir.” dedi. Tedaviyi geri çevirmeyen hastalarda ilerleme kaydettiklerini belirten Dr. Çelik, “Eğer söylenen önlemler alınırsa, hastalıkta bir gerileme kesinlikle görülüyor. Ancak hasta tamamen normale döner mi, dönmez mi, bu hastanın başlangıçtaki durumuna bağlı. Tedaviye başladıktan 3 ay sonra hastaları kontrole çağırıyorum; cihazı kullanıyor mu, fayda görüyor mu diye bakıyorum ve yıllık kontrollere çağırıyorum.” ifadelerini kullandı.

HASTALARIN CİHAZLA UYUMU

Hekimin hastalarına hastalığıyla ilgili güzel bir bilgilendirme yapması halinde, hastaların tedavi cihazlarıyla uyumunun artacağına değinen Dr. Çelik, “Genellikle gündüz şikayet hissetmeyen hastalar cihazı kullanmama taraftarı oluyor. Ancak hekim hastaya hastalığını ayrıntılı bir şekilde anlatırsa, kullanmadığında karşılaşabileceği sorunları açıklarsa, hastanın cihaza uyumu artar diye düşünüyorum. Cihaz verip kullanmayan hastalar olduğu gibi cihazını kullanıp bırakmak istemeyen hastalar da var. Şu anda altın standart ve bir numaralı tedavi CPAP ve BiPAP cihaz tedavisidir. Onun dışında yaşam tarzı değişikliği ve seçilmiş hastalarda ameliyatın faydası vardır. Ancak ilaç tedavisi bulunmamaktadır.” ifade etti.

PANDEMİDE KESİNTİSİZ HİZMET

Pandemi döneminde kesintisiz çalıştıklarını aktaran Dr. Çelik, “Tedbirlerimizi alarak hizmetimize devam ettik. Pandemi döneminde çoğu hizmette aksamalar oldu, kapanmalar yaşandı. Ancak biz ara vermeden tedbirlerimizi alarak çalışmaya devam ettik.” ifadelerini kullandı.

EN BÜYÜK İSTEĞİMİZ

Uyku apnesi tedavisinde alınan cihazların düzenli kullanımının en büyük istekleri olduğunu belirten Uyku Laboratuvar Hemşiresi Hatice Birkan Yiğit, “Uyku apnesi, direksiyon başında uyuyup kazalara sebebiyet verebiliyor. Hastalarımızdan en büyük isteğimiz, aldıkları cihazı kullanmaları. Bu konuda biraz ihmalkâr bir toplumuz; ilacımızı alıyoruz ama rafa kaldırıyoruz. Bunca emeğin arkasında o bizi üzüyor. Ön yargı var, ‘Bu maske beni rahatsız eder, bir gün ara vereyim’ diye düşünen hastalar oluyor. Ancak düzenli kullanan hastalar, ‘Bu zamana kadar hiç uyumamıştım, şimdi çok rahat uyuyorum’ şeklinde geri dönüş yapıyorlar.” belirtti.

BÖLGE İÇİN BÜYÜK NİMET

Uyku laboratuvar sorumlu teknisyeni Muarrem Paşahafızoğlu, laboratuvarın Karadeniz bölgesi için büyük bir nimet olduğunu belirterek, “8 yıldır Ahi Evren’de görev yapmaktayım. Ayda ortalama 120 hasta bakıyoruz. Yedi yirmi dört hizmet veriyoruz. Cumartesi, pazar ve bayramlarda dahil bölgeye hizmet ediyoruz. Bayburt, Gümüşhane, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, hatta Erzurum ve Erzincan’dan hastalar geliyor. Uyku laboratuvarı Bölge için büyük bir nimet. Pandemi döneminde de kesintisiz hizmete devam ettik. Hatta o dönemde Amasya’dan hasta kabul ettik. Biz ilk yatırdığımızda hastaları tanı amaçlı yatırıyoruz. Aynı kişi aynı hastalık bulgusu tekrarlandığında tedavi amaçlı yatırıyoruz. İnsan nasıl göz bozulduğunda gözlük kullanıyorsa, burada da metabolizmasında bir bozukluk tespit edilen kişiye CPAP tedavisi başlanıyor. Doktor bey reçete yazıyor. Bu reçeteler verildiğinde önemli olan düzenli şekilde kullanmak. Burada gerektiğinde kardiyoloji de tansiyonlarla ilgili ilaç tedavisi verebiliyor. Hastalar gece boyunca tansiyonlarını kontrol edemediklerinde kardiyologlar bize yönlendiriyorlar. Bu durumda uyku apnesi olabilir, yeterince oksijen vücuda karışmıyor olabilir. Bu durumda hastayı uyku laboratuvarına gönderiyoruz; sorun orada çözülebilir. Bu konu çok önemli, ancak vatandaş maalesef yeterince bilinçli değil.” dedi.

EVDE NASILSA HASTANEDE DE ÖYLE

Hastaların vücutlarındaki tüm verilerin bilgisayara aktarıldığını söyleyen Paşahafızoğlu, hasta uyumadıkça hastanın verilerine erişemediklerini, hastanın evde nasılsa hastanede de öyle olması gerektiğini belirtti. Paşahafızoğlu, “CPAP cihazlarıyla hastayı yatırdığımızda, mutlaka sabaha kadar yatakta kalacak diye bir şey yok. Bir ihtiyacı varsa, çağrı ziline basıyor veya kameraya el sallıyor. Hastanın bir ihtiyacı varsa temas halinde oluyoruz. Hastayı saat 11’de yatırdık, sabah 6’ya kadar orada kalacak diye bir kural yok. Hastanın uyuması gerekiyor ki biz hastanın uykusunu gündüz inceleyelim. Hasta uyumadıkça, herhangi bir veriye erişemiyoruz. Hasta evde nasıl uyuyorsa burada da öyle uyuması lazım. Vücuttaki tüm veriler bilgisayara aktarılıyor; kandaki oksijen değerleri, nabzı, solunumu, horlaması, bacak hareketleri bilgisayara aktarılıyor. Biz de hocamızın eşliğinde hastanın raporlarını alıp inceliyoruz. Ondan sonra raporluyoruz ve hasta doktorla görüşüyor. Eğer yatacaksa tekrar randevu alıyor. Bu sefer CPAP cihazlarıyla ayarlama yapılıyor; hangi cihaz ve hangi maskeyle beraber. Aktif olarak 7/24 hizmet veren bir biz varız. Biz hastanın her şeyini, hatta alım gücünü bile düşünüyoruz. Bu hastalık biraz da beslenme alışkanlıklarıyla alakalı.” şeklinde konuştu.

Ebe ve hemşirelere Gebe Bilgilendirme Sınıfı Programı kapsamında eğitim verildi Ebe ve hemşirelere Gebe Bilgilendirme Sınıfı Programı kapsamında eğitim verildi

Kaynak: KARADENİZ'DE SONNOKTA-GÜLCAN AYDOĞAN