İlaca erişimde yeni bir engel! Eczacılar hasta bilgilerine ulaşamıyor! İlaca erişimde yeni bir engel! Eczacılar hasta bilgilerine ulaşamıyor!

FAKİRİN HASTALIĞI GÖÇLERLE DÖNDÜ!

Eskilerin ‘ince hastalık’ diye nitelediği bulaşıcı ‘verem hastalığı’ tedavi imkanlarıyla ölümcül olmaktan çıktı ama son yıllarda adeta yeniden hortladı

Vakaların artmaya başlamasına birçok sebep gösterilirken, en büyük nedenin göçmenler olduğu ve bulaş riskini en çok bu grubun artırdığı ifade edildi

Göçmenlerle gelen bela!

Ölümlere yol açan verem hastalığı, son yıllarda tekrar gündeme gelmeye başladı, vakaların yeniden görülmesinin ardındaki ilk sebebi ile Uzm. Dr. Deha Çebi Öztürk, “Tüberküloz genellikle göç ile geliyor” diyerek açıkladı.

Bir zamanlar insanlığın korkulu rüyası olan verem hastalığı son yıllarda hortladı. Türkiye’de vakaların tekrar uyanışa geçmesiyle ilgili Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Deha Çebi Öztürk çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de 2005 yılında 20 bin 535 artış gösteren verem, 2020 yılında 8 bin 925'e düşerek rahatlama sağlamıştı. Ancak 2024 yılında bu hastalık tekrar yükselişe geçti. Hastalığının yeniden yükselen ivmesine ilişkin Uzm. Dr. Öztürk, “Tüberküloz gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin hastalığıdır. Tüberküloz genellikle göç ile geliyor. Göç edenlerde daha fazla vaka görüyoruz. Tüberküloz aldığımız göçler, bakım azlığı, bağışıklığın düşmesi, vitaminsizlik, toplu alanda yaşamalar, aynı zamanda askerde, yurtlarda yani toplu yaşanılan yerlerde bulaş riski yüksek olduğundan hızla yayılabiliyor. Tekrar ortaya çıkmasının nedenini böyle açıklayabiliriz. Bunu yanında bakım ne kadar az olursa ve sosyoekonomik durum ne kadar düşükse, yayılımında o kadar çok olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca şunu söylemek isterim ki, herkes verem bulaşıcılığını aldıktan sonra bile hasta olmayabilir; bağışıklığın düşük olması ve sosyoekonomik durum ne kadar düşükse, o kadar çok görülüyor” dedi.


BÖLGEDE VAKALAR VAR!
Bölgede çok sayıda vakaya rastlandığına dikkat çeken Dr. Öztürk, “İlimizde vakalar görmekteyiz. Tüberküloz önemli halk sağlığı sorunları arasında bulunmaktadır. Dünyada yaklaşık iki milyar insanın tüberküloz mikrobu ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir. Bunun yanında ilimizde vakalar görmekteyiz. Her gün hasta gelmiyor ama ay içinde mutlaka vakalar geliyor. Tüm sağlık kurumlarında tüberküloz hastalığı belirtileri olan şüpheli vatandaşlarımız muayene edilmekte ve balgam örnekleri alınarak gerekli tetkikler yapılmaktadır. Şüphelendiğimiz, yatırdığımız, ayakta gönderdiğimiz hastalara tanı koyuyoruz. Ayrıca hastanın iyileşme süreci yatkınlığına bağlı olarak, hastanın tedavisine başlandıktan sonra iyileşmeye hemen başlıyor. Radyoloji olarak 1 ayda iyileşme başlıyor. Bulaşıcı olarak da 2 haftadan sonra bulaşıcılığının sona erdiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.

VEREMİ BİTİREBİLİRİZ

Dr. Öztürk, tüberküloz hastalığının önlenmesi hususunda, “Tüberküloz, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif tüberkülozlu kişilerin, öksürme ve hapşırmasıyla ortama yayılan mikrobun solunum ile alınması sonucu bulaşıyor. Tedavi görmemiş bir tüberküloz hastası yılda 10-15 kişiye bu hastalığı bulaştırır. Tüberkülozu bitirebiliriz. Bunun için bulaşıcıyı önlemek, iyi tedavi vermek, bağışıklığı güçlendirmek lazım ancak hastalarımız tüberkülozu ilk başlarda grip zannediyorlar ve hastaneye başvurmuyorlar. İlk başladığı zaman fark edip gelinirse, hastaları izole edebilirsek, toplu alanlardaki taramaları da arttırabilirsek, hastalığın önüne geçebiliriz. Tüberküloz, basit önlemlerle önlenebilir bir hastalık olup, erken dönemde tanı alınması bulaştırıcılığı azaltacak ve tedaviyi kolaylaştıracaktır” şeklinde konuştu.
Tüberküloz belirtilerinin detaylarını aktaran Dr. Öztürk, “Tüberküloz tedavi edildiğinde yüzde yüz şifa ile sonuçlanan, tedavi olunmadığı takdirde ise ölüme yol açabilen bir hastalıktır” diyerek şu önemli noktalara dikkat çekti:
“Tüberküloz hastalığının genel belirtileri; halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, ateş ve gece terlemesidir. Solunum sistemi yakınmaları; öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, kanlı balgam, göğüs-sırt yan ağrısı ve nefes darlığıdır. Özellikle bağışıklığı baskılanmış ve yaşlı hastalarda yakınma olmayabilir. Vatandaşlarımız erken tanı için en yakın sağlık kurumuna başvurmalıdır.”

TEDAVİSİZ KALMAKTAN KORK

Dr. Öztürk son olarak veremin tedavisine yönelik, laboratuvar hizmetlerinin kritik rol üstlendiğini de ele alarak, “Veremden korkma, tedavisiz kalmaktan kork” mesajıyla birlikte şu bilgileri paylaştı:
“Tüberküloz teşhisi konulan hastalarımızın tedavileri ücretsiz olarak sağlık personellerimiz kontrolünde DGT (Doğrudan Gözetimli Tedavi) ile gerçekleşmektedir. Tedavi ile tüberküloz mikrobu sayısı çok kısa sürede azalır. Düzensiz ilaç kullanımında ise daha dirençli ve tedavisi zor bir hastalık haline dönüşen verem için erken tanı ve düzenli tedavi çok önemlidir. Tüberküloz hastalığına karşı uygulanan BCG (verem) aşısı, özellikle çocuklarda yaygın ve öldürücü tüberküloz hastalığını önlemede çok etkilidir”
Ayrıca hastanenin doğu Karadeniz bölgesinde tüberküloz laboratuvarı olduğunun altını çizen Dr. Öztürk, laboratuvarda tanı için gerekli testlerin yapılmakta olduğunu ve bu sayede erken tespitinin yapıldığını, sağlanan tetkiklerle en kısa sürede tedavilere başlanıldığını, bunun yanında ilaç duyarlılık hastalarının tedavi takiplerine de destek sağlandığını vurgulayarak, “Veremden korkma, tedavisiz kalmaktan kork” dedi.

Kaynak: KARADENİZ'DE SONNOKTA GÜLCAN AYDOĞAN