YÜZYILLIK NEZAKET

Osmanlı Devleti’nin Japonya ile bağları güçlendirmek için gönderdiği Ertuğrul Fırkateyni’nin hikâyesi malumunuzdur. Bazı kaynaklara göre yaklaşık 600, bazı kaynaklara göre ise yaklaşık 670 mürettebat ile yola çıkan Ertuğrul fırkateyni, Japonya’ya vardığında büyük bir ilgi ile karşılandı.

Japonya kralına hediyeler takdim eden ekip, halka ise Osmanlı Bandosu ile konserler vererek görevini başarı ile yerine getirdi. Japonya’da bir ay kalınması planlanmıştı fakat üç ay olmasına rağmen dönüş için hareket edilememişti. Çünkü yorgundu Ertuğrul Fırkateyni. Üç ay sürmesi planlanan Japonya yolculuğu on bir ay sürmüştü. Biraz daha bakıma ihtiyacı vardı.

Ancak bakım her ne kadar gerekli ise, bir an evvel yola çıkmak da o kadar gerekliydi. Erzak ve maddi imkânlar giderek azalıyordu. Ayrıca Japonya’da geçirilen üç aylık zaman zarfında kolera salgınına denk gelinmişti. Mürettebattan koleraya yakalananlar ve vefat edenler olmuştu. Salgının tekrar bulaşma riski hemen yanı başlarındaydı.

Ayrıyeten dönüş yolunda yelkenler kullanılacaktı ve uygun rüzgârlar kaçırılmamalıydı. Ve bir de memlekette dört gözle yol bekleyenlerde vardı. Toplam 6-7 ay sürmesi planlanan sefer. Daha dönüş yoluna girilmeden yaklaşık 15 ayı bulmuştu. Tüm bu sebepler birleşince Japon yetkililerin fırtına uyarılarına rağmen hareket kararı alınır.

Ertuğrul Fırkateyni, 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanı’ndan geri dönüş yoluna başlar. Ne yazık ki çok geçmeden, bir gün sonra, fırtınaya yakalanır. Kushimoto Limanına sığınmak istese de limanın yakınlarındaki kayalara çarparak batar.

Yüzlerce umut, yüzlerce hayal Pasifik Okyanusunun serin sularında esir kalır. Gözleri yolda sevdiklerini bekleyen binlercesinin de...

Kazayı duyan Kushimoto’nun fakir halkı yardıma koşar. Kushimoto halkının kazadan kurtulan denizcilerimizin vücut ısılarını sarılarak yükseltmeye çalıştıkları, kendi yöresel kıyafetleri olan “kimono” yu giydirdikleri anlatılagelir.

Hayatta kalmayı başaran 69 denizcimiz ile kıyafetlerini, yemeklerini paylaşan; onlar için yardım kampanyaları başlatan Kushimoto halkı iki ülke arasında görünmez bir bağ örer. Ünlü şairimiz ve yazarımız Sunay Akın’ın söylemine göre yöre halkı ölen denizcilerin isimlerini kendi çocuklarına verir. Kasabada kazayı temsilen bir anıt yapılır.

Ertuğrul Fırkateyni iki ulus arasındaki ilişikleri artırmak, dostluk kurmak için gönderilmişti. Ancak kimse fırkateynin başarıya bu denli dramatik bir şekilde ulaşacağını tahmin edemezdi.

***

Bu kazadan yaklaşık olarak yüzyıl sonra 1985 yılında Irak-İran savaşı çıktı. Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin 72 saat sonra askeri veya sivil fark etmeksizin İran’a hava saldırısı başlatacağını, ayrıca İran sahasından kalacak olan her uçağı düşüreceğini duyurdu. Bunun üzerine bütün ülkeler İran’da bulunan vatandaşlarını hızlı bir şekilde tahliye etmeye başladı.

Ancak 215 Japonya vatandaşı, saldırının başlamasına az bir süre kalmasına rağmen ülkeyi terk edemedi. Büyükelçilik vasıtası ile Türkiye’den yardım talebinde bulunuldu. Türkiye talebi kabul etti ve hava saldırısının başlamasına saatler kala THY uçağı Tahran’dan 215 Japon vatandaşını alarak hızla uzaklaştı.

“İran o gece bizim için bir cehennemdi. İstanbul’da boğazı görünce cenneti yaşadım.”

O geceyi yaşayan yolculardan birinin duyguları bu şekildeydi. Japonlar bu kurtarma hamlesini “Yüzyılın Operasyonu” olarak adlandırdı. İki ülke arasında yaklaşık yüzyıl önce kök salan ilişkiler filizlenmişti.

Bu olayın ardından, yaşı yetenlerin anımsayacağı üzere, 90’lı yıllarda Japon turistler Türk toplumunu daha iyi tanımak için kafilelerle ülkemize geldi. Bir Japon firması ülkemizde otobüs fabrikası kurdu. Kurtarılan 215 yolcudan biri olan Tokyo Bankası yetkilisi Satoru Nori, 1999 depreminde yardım için 5 milyon yen toplayıp ülkemize gönderdi.

İnsanların, doğanın hafızası olduğu gibi toplumlarında hafızası var. Toplumca uzatılan yardım eli toprağa bırakılan tohum gibi yıllar geçtikçe köklenerek filizlenir. Ertuğrul Fırkateyni ile başlayan bu yüzyıllık nezaket, Irak–İran savaşı ile filizlendi. Kim bilir belki de bu filiz ileride gerçekleşecek nice hikâyelerin gövdesini oluştur.