Hemen herkesin dillendirdiği bir gerçek var ki o da şudur; 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçimler, ülkemiz için; yüzyılın seçimleri olacak özelliktedir. Bu kadar çok parti amblemleriyle, bu kadar farklı ittifaklarda gidilen 14 Mayıs seçimlerinin, daha şimdiden çok renkli geçeceğini söyleyebiliriz. Deprem felaketinin getirdiği üzüntülerin hatırına, parti araçlarında müzikli duyuruların yapılmayacağı yönünde genel bir kabul var. Bu durum toplumu gürültü kirliliğinden oldukça kurtaracağa benziyor. Aslında bu tür şarkılı, türkülü ses sisteminin sonuna kadar açıldığı tanıtım anonsları son derece gereksiz ve de Ortadoğu yaşantısını hatırlatmaktadır. Bundan sonraki seçimlerde de bu durumun iyi analiz edilerek tamamen ortadan kaldırılması ortak beklentimizdir.
Değiştirilen seçim kanununun getirdiği karmaşık gibi görünen yeni seçim sistemi ile seçimlere gireceğimiz belli olduktan sonra, bu kanunun uygulanma esaslarını belirlemek için siyasi partiler bir hayli çaba gösteriyorlar. İttifaklar, ittifak içinde ittifaklar, ittifak içinde kendi parti amblemi ile seçime girmekten, ortak seçim bölgeleri ve milletvekili aday tespiti gibi karmaşık konular toplumu çok gerdi. Sizler bu yazımızı okurken, bahsettiğimiz bu durumlar son bulmuş olacak ve belki de bu sefer de karşımıza; memnun olmayan adaylar listesi çıkacak.
Nutuk atmayı sevenlerin iddialarının aksine, listelerin açıklanmasından hoşlanmayacak olanların yapacakları söylem ve de eylemleri muhtemel bu hafta yine ülke gündemini meşgul edecek gibi görülüyor! Çünkü hem memnun olanlardan ve hem de memnun olmayan kesimlerden ileri derecede kendi başarıları için beklentisi olan siyasal örgütlenmeler var. Gelişmelere, herkesin kendi beklentileri açısından bakması ise işin doğasında olan bir sonuçtur.
Dünyaya bakış açıları bakımından ülkemiz insanının, demokrasiyi henüz gereği gibi içselleştiremediği yaşanan gelişmelerden kolayca anlaşılabilmektedir. Dün yanlış dediğine, bu gün doğru diyenlerden, dün doğru dediğine, bu gün yanlış diyenlerine kadar siyasal arena çok karmaşık görünüyor! Bu durum insanımızın kafa karışıklığına sebep olmakta, dolayısı ile ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz yöneticilerimizin seçilmesinde tercih zorluğu yaşanılmaktadır. Yıllarca uygulanan bilinçli planlamaların uygulaması ile insanımızın hafızasının çok zayıfladığını bilimsel araştırmalar ortaya çıkarmaktadır. Zekâ yaşının 11 olarak tanımlandığı toplumumuzun kararlarını doğru vermek için kullanacağı muhakeme gücü bundan dolayı devreye girememekte, bu durum “körü-körüne itaati” kural haline getirmektedir. Bunun tabi sonucu olarak da; bilenlerle, bilmeyenlerin yarıştırıldığı acayip bir tercih dönemi geleceğimizin teminatı olarak vazgeçilmez olarak kabul ediyor, ilişkilerimizi gün geçtikçe gerdikçe geriyoruz.
Bu da yetmiyor, iddialarımızı daha da ileri taşıyarak; bu seçimlerin, cumhuriyetin kazanımları ile siyasal İslamcıların iddialarının bir rövanşı olarak takdim ediyor, herkesin tarafını belli etme zamanının geldiğini ilan ediyoruz. Sonuca gitmek için; Makyavel’in “gaye vasıtayı meşru kılar” anlayışından hareket ederek, biz kullandığımız sürece bütün vasıtaları kullanma hakkımızın meşru olduğunu düşünüyoruz. Tarihi gerçekler, etik değerler, nas hükümleri tamamen terk edilerek, fırsatçı bir anlayış toplumsal kabul haline getirilmek isteniyor.
Görünen odur ki; bu seçimler; devlet gücünü elinde bulunduranlarla, bu gücün adaletli kullanılmasını isteyenler arasında geçecek ve “işi ehline emanet ediniz ve insanlar arasında adaletle hükmediniz” ilahi emrine uygun olarak neticelenecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. İşte bu bakımdan toplumdaki hâkim anlayış; bu seçimlerin yüzyılın seçimleri olduğu yönündedir.