“YİRİ” MEZGİT ZAMANINDAN BİR NOSTALJİ

O günleri yaşadık. Mezgit için hasta balığı denirdi. Kızartması harika olur. Hele havyarı da varsa... Hatırlayanınız var mı? Mezgit tavada kızarıp tam kıvamına gelmişken bir de üzerine çırpılmış yumurta dökülerek, tam bir lezzet bombası haline getirilirdi. Mezgidi o dönemlerde balıktan saymazdılar ama bol miktarda avlandığı için hemen her evde ya buğulaması ya da kızartması yapılırdı.
Mezgidin bir özelliği de tavada kızartsan bile kokmaz. Bugünün şartlarında apartman dairesindeki mutfağınızda hamsi kızartıyorsun, kokusu bir haftada çıkmaz. Mezgitte öyle bir koku olmadığı gibi sindirimi de kolaydır. Zaten onun için hasta balığı diye de anılır halk içinde. Dip balığıdır mezgit. Derinliklerindedir denizin. Olta ile yakalamak için özel kabiliyet ister.


Belli bir yaşın üzerindekiler bilir. Bugün yenilenmek üzere yıkımı yapılan Kadınlar Pazarı’nın karşı yönünde tarihi Hasanağa Camii’nin altında kalan yerde dönemine göre oldukça fonksiyonel bir balıkhane vardı. Her balıkçının tezgâhı bir alanın etrafında yerini almıştı. Müşterilerini karşılamadan önce, henüz denizden yeni çıkmış bugün olmayan balık çeşitlerini bir güzel tezgahlarına çoktan dizmiş olurdular. Bu arada bir de oltacılar vardı. Kayıklarıyla balığa sabah ezanıyla çıkıp erkenden dönenler iki türlü satışı denerdiler.

​​​​​​​
Mezgit hazmı kolay, insanı yormayan balıktır ama bir özelliği var ki balıkçıları çokça telaşlandırır. Çabucak bozulur. Hemen satılmalıdır. Balıkçılar tazeliğini kaybetmeden satmaya gayret ettikleri “taze yiri mezgitleri” bağ dedikleri iplere dizip mahalle aralarında erkenden satma telaşına da düşerdiler.


“Bir bağ mezgit alabilir miyim?” diye kapı önünde seslenen hanım abla da bilirdi, balıkları mahalle içlerine kadar getirip satmaya çalışan çoğu genç, çocuk satıcı da bir bağ balığın ne kadar geldiğini...
Ortalama bir bağ balık 1.5/2 kg gelebiliyordu. Hanım teyze evdeki nüfusu da bildiğine göre bir ya da bir kaç bağ alıp akşam yemeğini halletmiş olurdu. Ya da İncirlik Mahallesi’ndeki gibi mahallenin uygun yerinde tezgâh açılır ve bugün bulunması nerdeyse mümkün olmayan “taze yiri olta mezgiti” çoğu zaten tanıdık olan mahalle halkına satılırdı.
Aileden balıkçı olan gazeteci Bülent Deveci’nin arşivinden çıkma namı değer Kartal olan İlyas Hardaloğlu’nun eski yıllara ait tezgâhındaki “yiri mezgitleri” görünce eski günlerin tadını hatırlamamak mümkün mü? Bu arada Deveci’nin anlattığına göre bugün Varlıbaş AVM’nin yerinde bulunan Tekel’den çıkan çoğu kadın beyaz örtülü çalışan hanımefendilere iş çıkışında satılmak üzere babalarının ellerine tutuşturdukları mezgit bağları ile koşuşturan çocukların telaşı da ayrı bir güzellik katardı Ortahisar’a.
Ya eski balıkhaneyi gösteren resimde yer alan çok az bir kısmı görünen ve okumakta zorlandığımız ama tezgâhlarda en az on çeşit balığın olduğunu anlayabildiğimiz listenin zenginliğine ne dersiniz?
Buz balığı (Norveç uskumrusu/dondurulmuş olarak geldiği için halk arasında buz balığı diye anılır) deniz çiftliği balıkları ve havuz alabalığı ile henüz tanışmamış Trabzon.
Nerdeyse tezgâhında üç beş çeşit balığı bulunana madalya vereceğimiz bugünlerde, geçmişe özlem duymamak mümkün mü?
Fiyatlara sıra gelince, o dönemde her haneye balık girerdi. Deniz cömert balık boldu. Hamsiyi saymıyorum artık. Hani o Evliya Çelebi’nin anlatmaya doyamadığı hamsi var ya, o yıllarda tarlalara gübre olarak kullanılacak kadar boldu.
Yaza da “tuzlaması” yapılıp saklanırdı. Salatalık, patates haşlaması ve taze soğanla yenilsin diye.  Eskiler bu gibi durumlarda “mazi kalbimde yaradır” diye boşuna dememişler.

***

KARADENİZ HALK KÜLTÜRÜNÜN DOKTORU MUSTAFA DUMAN

Dr. Mustafa Duman Trabzon'un Maçka ilçesi doğumlu.
Trabzon Lisesi mezunu, sonrasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi.
Doktor unvanına yazdığı kitaplardan dolayı ya da edebiyat alanındaki akademik çalışmalarından aldığını sananlar varsa da o tıp fakültesini bitirip doktor olmakla yetinmemiş, Almanya’da iç hastalıkları uzmanı olarak ihtisasını yapıp Türkiye’ye dönmüştür. Bir müddet çeşitli hastane ve sağlık ocaklarında hekimlik mesleğini sürdürür.
1983’ten itibaren ise İstanbul’da İç Hastalıkları Uzman Dr. olarak serbest hekimliğini devam ettirdi.
Hekim olarak önemli hizmetler verirken ilgi duyduğu halk kültürü alanında özellikle Karadeniz üzerine önemli eserlere imza atmıştır.


Duman’ın iki eserine dikkat çekmek istiyorum.
Biri Nasrettin Hoca fıkraları ile ilgili, kendi dalında aranılan başucu kitaplardan olan “Nasrettin Hoca ve 1616 Fıkrası” adlı eseri bugün nadir kitaplar listesindedir.
Yine 1961 yılından itibaren bugüne kadar yayınını sürdüren Trabzon’un en istikrarlı yayını KIYI Dergisi’ndeki yazılarını kitaplaştırdığı “Trabzon’a Armağan” aynı zamanda doğduğu ilin bir dönemine ait sanat ve kültürel yaşamına ait değerleri ve zenginliği yansıtmaktadır.
Karadeniz denince aklımıza gelen halk kültürüne dair yüzyıllardan bu yana, yaşanmışlıklar ve doğanın ikramıyla oluşan temel kültürel öğelerle zenginleşen tüm folklorik ürünleri Dr. Mustafa Duman’ın eserlerinde bulmak mümkün.
22 adet kitabının içinde yolculuğa çıktığınızda, kemençenin sesini, horonun ritmini, Karadeniz’in hırçın dalgalarını, yayladaki aşığın manilerini, dertli bir annenin ağıtlarını, ayağındaki çapulanın önemini, geçmişten günümüze kadar gelebilmiş el sanatlarını, adetleri, bakırın işlenişini, yorganın yöreye has serüvenini, yiyeceklerin her çeşidini, kemençe başta olmak üzere müzik aletlerini, ince bir telkâri işçiliği ile derleyip kültür dünyamıza kazandırmıştır.
Hekim, araştırmacı yazar Dr. Mustafa Duman’ın eserleri ve özgeçmişini yazarken, onu tanımak ve tanıtmak için 22 eserini de okuyup incelemek gerektiğini bildiğimden fikir vermesi için kısaca bir özgeçmişi ve eserlerini sunmayı uygun gördüm.
Kendi coğrafyamızın yarattığı kültürü derleyip toparlayarak geleceğe taşıma anlamında çok önemli bir hizmeti gerçekleştiren Duman, sadece derleme ve tespit çalışmaları ile de yetinmeyip çeşitli dergilerde de sanatsal yazılarını yazmaya devam etmektedir.
Ulusal ve uluslararası sempozyum ve konferanslarda sunumlarını yaparak, halk kültürümüzün zenginliklerini anlatmaya devam eden Dr. Duman’a bundan sonraki çalışmalarında başarılar dilerken Trabzon kültürüne verdiği hizmetlerden ötürü de şehrin yöneticileri tarafından hatırlanıp yararlanılması istek ve gerekliliğini de belirtelim.

DÜNYA HABERDAR BİZİM ÜNİVERSİTELER GÖRMEZDEN GELİYOR

Dr. Mustafa Duman dünyanın en büyük Nasreddin Hoca kitapları içinde önemli yere sahip olmasına, dünyanın sayılı üniversite ve kütüphanelerinde eserlerinin yer almasına rağmen ülkemizde yeterince ilgi görmediğini de belirterek şunları anlatmakta: “İçerdikleri 500’den fazla fıkra sayısı bağlamında dünyanın en büyük Nasreddin Hoca kitapları sıralandığında kitapların ilk ikisi benim yazdıklarım. 1616 ve 1555 fıkra içermekteler. Dünyada üçüncü sırayı alan kitap Rus Yazar Charitanov'un Yirmi Dört Molla Nasreddin adlı eseri bu sıralamada yok. 1238 fıkra içeren o kitabın Kiril harfli Azerice çevirisi olan Yirmi Üç Molla Nasreddin burada 940 fıkrayla 3. sırada.  Prof. U. Marzolph’un derlemesi 666 fıkra içeriyor.  Pertev Naili Boratav’ın kitabı Nasreddin Hoca da 594 fıkrayla onu izlemekte. İlki 2008 yılında Heyamola Yayınları arasında çıkan Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası artık sahaflarda bile yok. Genişletilmiş ikinci baskısı Nasreddin Hoca ve 1616 Fıkrası da 2018 yılında Everest Yayınları tarafından yayımlandı. Üniversitelerimizdeki ilgililerin ısrarla görmezden geldikleri kitaplarımız dünyanın çeşitli ülkelerindeki üniversitelerin kütüphanelerine girdi. Tabii gezegenimizin en büyük kütüphanesi olan ABD Kongre Kütüphanesine de.”

Resim Altları:

1-Dr.Mustafa Duman’ın eserleri.

2-Dr.Duman eserleri ile.

3-Dünyada yazılan Nasreddin Hoca fıkralarına ait kitaplar.

***

Dr. Mustafa Duman…

Mustafa Duman, 1946 yılında Trabzon-Maçka’da doğdu. 1964 yılında Trabzon Lisesi’ni bitirdi. 1971 yılında, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirerek Tıp Doktoru unvanını aldı.
Almanya’da, iç hastalıkları ihtisası yaptı. 1983 yılından itibaren İstanbul’da iç hastalıkları uzmanı serbest hekim olarak çalıştı. 1986-1990 yılları arasında iki dönem İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu Üyeliği’nde bulundu.
Mustafa Duman, 1984 yılından sonra halk kültürü alanında, özellikle Trabzon yöresi halk edebiyatı, folkloru ve Nasreddin Hoca konularında derlemeler, araştırmalar yaptı. DEMOS (Almanya), Cumhuriyet, Cumhuriyet Kitap, Türk Folkloru, Türk Folkloru/Belleten, Halk Kültürü, Folklor/Edebiyat, Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih, Müteferrika, Toplumbilim, Varlık-Kitap, Kıyı, Yeni Yüzyıl, Güzel Yazılar, Gazete İstanbul, Akşam Kitap gibi gazete ve dergilerde, bazı kongre bildiri ve armağan kitaplarında, toplam 350’den fazla makale yayımladı. Bu makalelerin dörtte biri Nasreddin Hoca’yla ilgilidir. Ayrıca çeşitli uluslararası ve ulusal halk kültürü ve halk edebiyatı kongrelerine katıldı, bildiriler sundu. Halk kültürü konularında, TRT radyo ve televizyonlarında, çeşitli özel radyo ve televizyonlarda programlara katılıp konuşmalar yaptı.

Dr. Mustafa Duman’ın Aldığı Ödüller:

Türk Devrim Ocakları Trabzon Ocağı Yazı Yarışması’nda İkincilik Ödülü (1963).
Trabzon Lisesi Atatürk Kompozisyon Yarışması’nda Birincilik Ödülü (1963).
Trabzon Lisesi Talebe Birliği Bilgi Yarışması Birincilik Ödülü (1964).
Son Haber Gazetesi Şiir Yarışması’nda İkincilik Ödülü (1965).
Trabzon, TV-61 İnceleme-Araştırma Ödülü (1996).
Folklor Araştırmaları Kurumu (FAK) Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü (2002).
Akşehir Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği 50. Yıl Bilim ve Araştırma Onur Ödülü (2009).
Troya Folklor Derneği 21. Troya Pertev Naili Boratav Halk Bilim Ödülü (2013).

Dr. Mustafa Duman’ın Yayımlanan Kitapları:

Gençliğin Sesi ve İnkılâp, (Şiir), Trabzon Matbaası, Trabzon, 1960.
Trabzon Kültür-Sanat Yıllığı 87, (İ. G. Kayaoğlu. ve A .Bahçekapılı ile), İstanbul, 1987.
Trabzon Kültür-Sanat Yıllığı 88-89 (İ.G Kayaoğlu. ve S. Şatıroğlu ile), İstanbul, 1989.
Hamamizade İhsan’ın Derlediği Trabzon Manileri, İstanbul, 1989.
Trabzon Halk Şairleri, Anadolu Sanat Yayınları, İstanbul, 1995.
Kemençemin Telleri, TAMEV Yayını, İstanbul, 2004.
Nasreddin Hoca Çizgi Romanları ve Çizgi-Bant Hikâyeleri Bibliyografya, Oğlak Y. İst.2005.
Çay Kitabı, Türk Kültüründe Çay, Kitabevi Yayını, İst. 2005.
Nasreddin Hoca Kitapları Açıklamalı Bibliyografyası 2004.
Explained Bibliography (1480-2004), Turkuaz Yayınları, İstanbul, 2005.
Nasreddin Hoca / Nasreddin Hodja, Heyamola.
Geleneksel Türk Yorgancılık Sanatı, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2007.
Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası, Heyamola Yayınları, İstanbul.
Fındık Kitabı, Türk Kültüründe Fındık, Kitabevi Yayını, İstanbul, 2008.
Fındık Serdim Harmana, Türk Fındığının Öyküsü, Yapı Kredi Yayınları, İst. 2009.
İstanbul Efsaneleri, Heyamola Yayınları, İstanbul, Ocak 2010.
Trabzon Halk Kültürü, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2011.
Bahçeden İncebel Bardağa Türk Çayı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Aralık 2011.
Trabzon’a Armağan, Heyamola Yayınları, İstanbul, Mart 2012.
Maçka Yolları Taşlı, Heyamola Yayınları, İstanbul, Şubat 2014.
İstanbul’da Geleneksel Yorgancılık Sanatı, İ.B.B. Kültür A.Ş. Yayını, Ağustos 2016.
Resimli Taşbaskısı Nasreddin Hoca Kitapları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayını, Mart 2018.
Nasreddin Hoca ve 1616 Fıkrası, Everest Yayınları, İstanbul, 2018.