Belki hatırlar sayın Başkan Gümrükçüoğlu, üç yıl önce köşemden yazmıştım “Naylon poşet” konusunu. O zaman da ilgi göstermişti sayın başkan, fakat sanırım bu günlerde olduğu kadar güncel değildi bu meret çevre kirliliği. Denizlerimiz, çöp konteynerlerimiz, bahçelerimiz hatta evlerimiz doldu sadece doldu mu? Taştı da. Hem öyle bir taştı ki sokaklarımızdan, dere kenarlarımıza varana kadar tüm tabiatımızı kapladı bu kahrolası naylon poşetler. Ha, konuya tam balıklama dalmadan önce şunu bir kenara not düşmek istiyorum.
Acaba sayın başkanımız “Yahu Perekli bırak yakamı artık ben bu işte yokum(!)” diyor mu veya düşünüyor mu?
Beni tereddütlere atan esas mesele bu. Ama, biliyorum ki “Ben artık bu belediye başkanlığı işinde yokum” dese dahi görevinin bitimine beş dakika dahi kalsa sayın başkanım o anda görevi icabı ne gerekirse yapar. Hah, şimdi konuyu açabilirim. Market. Bakkal ve AVM’lerde şu poşet taşımacılığı yerine 3 yıl önce “Sayın başkanım eskiden olduğu gibi temiz ve tabiatta kaybolabilen kâğıt kese kağıdı meselesini gündeme alsanız” demiştim. O zaman da beni arayıp konun iyiliğinin tartışmasız olduğunu fakat anladığım kadarı ile bu naylon poşetlere birilerinin yatırım yaptığı için bundan aniden dönüşün bir sürü tepkileri olacağını da ima etmişti. Doğru, fakat ortada mahvolan bir tabiat var.
Bize emanet olan bu tabiatı ne yazık ki çocuklarımıza aldığımız gibi temiz bırakamayacağız. Sağ olsunlar büyüklerimiz, Gidenlere rahmetler olsun. Biz onlardan tertemiz bir tabiat devraldık, ama bu ülkenin denizlerini, karalarını ve sularını bu naylon felaketi ile rezil ettik, gelecek nesil bize haklarını helâl etmeyecek. Sayın başkanım, belediye başkanlığı konusunda ne düşündüğünüzü asla hesaba katmıyorum. Fakat kalan bu zamanınız içinde bile bu konuyu da derhal halletmenizi ne bekliyor ne elbette ki mümkün görmüyorum. Amma hiç olmazsa ucundan kıyısından bir şekilde bir başlangıçta yapsanız gelecek için bu kapıyı sizin açtığınız şeklinde güzel bir anınız olurdu. Kaldı ki devam ettiğiniz takdirde de bu işi daha köklü şekilde yürürlüğe koyup bu kaybolan adeti yeniden ihya etmeye elbette gücünüz yetecektir.
İnsanlar size müteşekkir olacaktır. Bu sektörün insanları da mağdur olmadan gerek teknolojilerini gerekse yatırımlarını tedricen de olsa bu sektöre kaydırabilirler. Neden olmasın kısmen kâğıt keseler devreye alınsa, alınmaya başlansa ucundan kıyısından hiç olmazsa.
Bazı atılımların olamama tereddütleri olunca aklıma hep şu “Sigara yasağı” gelir. Kim derdi ki köylerde, kahvehanelerde duman altı olduğumuz günleri geride bırakıp sigarasız kahvehanelerde kış geceleri muhabbet edebiliriz diye. Demek ki önemli olan önce niyet sonra gayret gelir. Bilmem ne dersinizi sayın başkanım.