YEŞİL GÖZLÜ DEV

Kimine göre bir vatan hainidir Nazım Hikmet!

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
Ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
Kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
Vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
Vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
Amerikan donanması, topuysa,
Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
Ben vatan hainiyim.

Kimine göre sosyolog;

Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi,
Omuz başımızdaydı boşluğun.
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik.
Hoş geldin!
Biz,
Bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha,
Taşı kırmakta,
Dostu düşmandan ayırmakta.
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
Yürüyelim.

Kimi ise vatan diye dertlenir Nazım’la;

Nasıl öfkelenmem,
Düşündükçe memleketimi,
Çırpınıyor ayaklar altında,
Bir avuç hergelenin.

En güzel vatan hainidir Nazım.

Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya,
Ona sorarsanız: “Lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman.”
Bana sorarsanız: “On senesi ömrümün.”
Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene,
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi.
Ona sorarsanız: “Bütün bir hayat.”
Bana sorarsanız: “Adam sen de, bir-iki hafta.”

Ben gibi komünist olmayan insanların çok sevdiği.

İlerleyen aydınlığın içindeyim,
Ellerim iştahlı, dünya güzel.
Gözlerim doyamıyor ağaçlara,
Ağaçlar öyle ümitli, öyle yeşil.
İşte böyle Laz İsmail;
Mesele esir düşmekte değil,
Teslim olmamakta,
Bütün mesele!

Saygıyla.