Trabzonspor, Başakşehir maçına iyi başlamadı. Ev sahibinin ilk dakikalarda direkte dönen topu gol olsaydı, belki de bambaşka bir yazıyı kaleme alacaktık. İlk 20 dakikada baskı altında kalan Bordo-Mavililer, kalesinde çok tehlikeli pozisyonlar verdi.
Hiç uzatmadan Hüseyin Türkmen hakkında yazacağım. Uzun meslek hayatımda böyle bir duruma bugüne kadar şahit olmadım. Bir maç oynayıp sakatlanarak tam altı maça çıkamayan Hüseyin Türkmen’in hâlâ kulüpte kalmasına şaşırıyorum. Elbette ekmek parasını kazanacak ayaklarından, ama olmuyor işte! Geriden gelen gençlere yer açılması lazım, Fatih Hocam.
Oyunun ilk 30 dakikasının ardından dengeyi kuran Bordo-Mavililer, özellikle sağ kulvarda Pedro, Visca ve Simon Banza verkaçlarıyla rakip kalede pozisyonlar buldu. Trabzonspor, belki istediği gibi oynayamadı; ancak İstanbul’dan 3-0 gibi farklı bir skorla ayrılmasını bildi. Tekke’nin talebeleri maçı kontrol etmeyi başardı.
Bence bu galibiyette en büyük pay, Trabzonspor’un kaptanı Uğurcan Çakır’a ait. Piątek’in altı pastan çektiği kafa şutunu çıkardı ve penaltısını kurtardı. Bu kurtarış, Bordo-Mavili takımı olumlu anlamda kamçıladı. Ozan Tufan oyunda fazla görünmedi ama çok koştu. Nwakaeme’yi andıran güzel bir gol atarak takımını rahatlattı.
Bence 500 bin Euro’luk bir oyuncu olan ancak 6 milyon Euro’ya transfer edilen Ukraynalı futbolcu, Trabzonspor’a yakışan bir oyuncu değil. İhtiyar Visca, elinden geleni yaptı. Naif yapısıyla bilinen Simon Banza ise dün gece nedense agresifti. Golünü attı, sarı kartını gördü.
Fırtına’ya yeni kan sahaya çok etkin yansımamış olsa da, Fatih Tekke yönetimindeki bu takım, ilerisi için daha iyi futbol ve skorlar alacağının sinyalini verdi.