Geriye dönüp baktığımda yürek sızısı ile hatırladığım çok zamanlar var. Körfez Savaşı, Bosna, Bulgaristan, Filistin’in bitmeyen çilesi, Arap Baharı…
Her birine dair hatırladığım en net fotoğraflarda çocuklar var.
Bugün 21. yüzyılda, aklıselim her insanın ses yükselttiği bir savaş daha zihnimizde yerini alıyor. Ve beşinci gününde benim gözümün önünden gitmeyen fotoğrafta sığınakta yan yana duran çocuklar var.
SSCB’nin dağılma süreci de oldukça “zor” geçmişti. Bölgeye istikrar geldi dediğimiz bir dönemde Rusya Devlet Başkanı Ukrayna’daki ayrılıkçıları tanıyıp bağımsız bir ülkenin topraklarını işgale kalkışıyor.
Sosyalist Birlikten kalan en büyük ülkenin Başkanı emperyalist bir tutumla bölgede kan dökülmesine sebep oluyor.
Bu bir ülkenin değil bir liderin savaşı.
Masaya oturduğumuz, elini sıktığımız, dostluk mesajları verdiğimiz bir liderin…
İthal ettiğimiz buğdayın yarısından fazlasını, doğal gazın ciddi bir bölümünü aldığımız gerçeği gün gibi karşımızda olan bir ülkenin liderinin hırsı.
Türkiye olarak sesimizi yeterince çıkartamadığımızı düşünenlerdenim. Henüz herhangi bir yaptırım dillendirmedik, Rusya’nın Avrupa Konseyinden çıkartılması oyalanırken bizim elimiz çekimserdi. Bağımsız bir ülkenin toprak bütünlüğü saldırı altındayken, sivilleri de hedef alınırken biz elimizi kaldıramadık. Çok şaşırdığımı da söyleyemem aslında.
İki yıl önce 34 Mehmetçiğimizin şehit olduğu saldırıyı gerçekleştiren Rus güçleri değil miydi? Biz bunu bile bile kapılarında beklemedik mi? Havaya kaldıramadığımız o elimizi dostlukla uzatıp sıkmadık mı?
Bunları unutanlar bugün, Ukrayna muhalefet lideri cephede savaşıyor diye CHP liderinin 15 Temmuz gecesi paylaşımını eleştiriyor. O zihniyete Zelensky’nin kamuflajla ordusunun başında olduğunu söyleyeyim. O da lider!