Ülkemizde eğitim öğretim hayatımız iki dönem olarak planlanmıştır. İki dönem arasında 15 tatil olarak bilinen yarıyıl tatili 19 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmen için 20 Ocak Cuma günü başladı. Birinci dönemin değerlendirmesi olarak İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine karneleri verildi.
Birinci döneminin içinde gerek yazılılar gerekse ödev ve görevlere göre notlar oluştu. Devamsızlık sınırını sağlayan ve başarısız notu olmayan öğrenciler belge aldılar. Not ortalaması 70 ila 84.99 arasında olanlar teşekkür, 85 ve üzeri olanlar ise takdir belgesi almaya hak kazandılar. Ancak belli derslerde gerekli notları alamayan haliyle zayıflar içeren karnelerde olmuştur. Burada yapıcı davranmak, ara karnenin aslında ne durumda olduğumuzu gösterdiğini unutmamalıyız. Daha yılın bitmediğini, gerekli destek ve önem verildiğinde notların istenen seviyeler ulaşılacağı vurgulanmalıdır.
Bu neslin istendik davranışlar oluşturması oldukça zordur. Dünyamızda yüz yılda bir yaşanan salgın hastalığın bu nesle rastladığı gerçeği ortadadır. Belki de bundan önce yazılan tüm eğitim öğretim kitapları, oluşturulan kuramlar bu nesil için anlamsız hale gelmiştir. Haliyle yeni kuramlar ve kitaplar yazılmalıdır.
Yarıyıl tatilinde öğrencilerimizin karneleri nasıl gelirse gelsin sadece dinlenmeleri olumlu olacaktır. İstedikleri ne varsa fazla sınır koymadan yapmalarına izin vermek, çokça sosyal aktiviteler için ön vermek sağlıklı olacaktır. Kitap okumanın önemi vurgulansa bile bir zorunluluktan ziyade kendi istekleri doğrultusunda olmasına dikkat etmeliyiz.
Eğitim psikolojisinde hangi davranıştan bahsedersek o davranış yükselir veya gerçekleşir kuramı vardır. Tatil sürecinde başarıdan ziyade olumlu davranışlarının üzerinde durmak, olumsuz davranışlarını görmezden gelmek gerekmektedir. Çocuğumuzun çok değerli olduğu olgusu üzerinden aslında başarıdan ziyade mutlu olmasının bizler için önemli olduğu vurgulanmalıdır.
Toplumuzda yaşanan pandemi sürecinde sadece öğrencilerimiz değil tüm toplum psikolojik sıkıntılara girmiştir. Belki öğrencilerimiz okul hayatı içerisinde topluma kazandırılırken velilerimizin bir kısmında psikolojik sıkıntı devam etmektedir. Burada da hastanelerimizin ruh ve sinir hastalıkları bölümüne çokça iş düşmektedir. Hatta devletimiz bu durumdan hareketle aile hekimi gibi aile psikoloğu atamaları yapmalıdır.
Toplumumuzda karnelerden sonra çocuklarının üzerine giden aileler de olacaktır. Zaten zor durumda olan insan ilişkileri kopacaktır. Gelecekte belki de bu nesle kayıp nesil bile diyeceğiz. Bu öğrencilerimizden bazıları psikolojik baskıya dayanamayıp intihara kadar giden bir sürece de girebilirler. Burada sadece aileler değil de tüm toplum olarak gerekli önlemleri almamız gerekir.
Karneler aslında o öğrenciye değil de o öğrencinin ailesine hatta o öğrencinin çevresine verilmektedir. Tüm paydaşların üzerine düşen görevleri ne kadar yaptığını ifade etmektedir. Zaten ara karne olduğu için gerekli önlemler alınırsa istenilen sonuçlar da yıl sonunda alınabilecektir.
Millet olarak başarıya açız. Ancak başarılı çocuklardan ziyade mutlu çocuklara mutlu bireylere mutlu bir topluma ihtiyacımız olduğu unutulmamalıdır.