Takdir edersiniz ki,Reformlar toplumsal ihtiyaç ve taleplerden doğmaktadır.Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hazırlanması,ülkemizde,vatandaşın adalete inancının zayıfladığının,yargı sisteminin yasal düzenlemelere rağmen aksadığının ve bu nedenle yargı alanında olumlu yönde değişiklik ve düzenlemeler yapılması gerektiğinin kabul edildiğini açıkça göstermektedir.
Yargı reformu Strateji Belgesi ,özünde tüm toplumun “hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, sistemin şeffaflığının artırılması, yargısal süreçlerin basitleştirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, savunma hakkının güçlendirilmesi ve makul sürede yargılanma hakkının daha etkin korunması” istemlerinden yola çıkılarak ortaya çıkmıştır.
Reformun en dikkat çeken ve bizce de olmazsa olmaz düzenlemesi ‘Adil Yargılanma Hakkı’dır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi uyarınca herkesin kanunla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanması adil yargılanma hakkının bir gereğidir.Adil Yargılanma Hakkı ise,Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasa’nın 9. maddesine göre yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelere bırakılmışsa da,AİHS ve Anayasa’nın ilgili hükümleri ,yargı bağımsızlığını tek başına sağlamaya yeterli değildir. Yasal düzenlemelerin yanı sıra hiçbir makam ya da merciin yargı organlarına baskıda bulunmaması ve etki etmemesi gerekmekte; yargı organları da her türlü etkiden uzak hukuka ve vicdani kanaatlerine uygun karar vermek zorundadır.
Reform stratejisinde, hakimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamak üzere hakimlere tanınan güvencelerin artırılması planlanmaktadır.Bu çerçevede ;hakim ve savcıların kendi istekleri dışında görev yerlerinin değiştirilemeyeceği belirtilmektedir.Bahsedilen coğrafi yer teminatının, hakim ve savcıların tayin endişesi hissetmeden görevlerini daha verimli icra edebilecekleri düşünülmektedir.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının bir diğer güvencesi olarak, hukuk eğitiminin niteliğinin artırılması için fakültelerinin eğitim süresi, kontenjanları, akademik kadroların niteliği ve denklik uygulamasında değişikliklerin yapılması gerektiği belirtilmektedir.Bu doğrultuda Hukuk Fakültelerine giriş sıralamalarının yükseltilmesi,Lisans eğitiminde öğrencilerin teorik bilgilerini uygulayabilmeleri için hukuk kliniklerinin yaygınlaştırılması ve staj yapmalarının sağlanması , “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı” ( Hakim-Savcı;Avukatlık ve Noterlik Sınavları) getirilmesi planlanmaktadır.
Reforma metinde yazan çerçeveden baktığımızda,varoluş amacının ihtiyaçlara ve taleplere uygun olduğu açıktır.Ancak hepimizin merak ettiği amaç ile sonuç arasındaki bağın kopup kopmayacağı ve bu düzenleme sonucunda ADLİ YARGILAMA’dan ADİL YARGILAMA’ya geçip geçemeyeceğimizdir.Sanırım bunu yaşayarak göreceğiz!