Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmek her baba yiğidin harcı değildir.
Bir kişi aldığı görevi, hakkaniyet ölçülerine uygun şekilde icra etmelidir. Herhangi bir görevi alan veya o göreve getirilen kişi, görev aldığı görev alanı içindeki işini eksiksiz, kusursuz ve adaletli bir şekilde icra etmelidir.
Eğer bu görevi, temsil ettiği insanların hak ve menfaatlerini savunma koruma ve o alanda onlara yardımcı olma gayreti içinde olmadan sürdürüyorsa, bu kişi o görevin adamı değildir.
Bizler temsil ettiğimiz kurumun ve oraya bağlı insanların hak ve menfaatlerini koruma, onlar için devletin uygulamalarının hangisi doğru, hangisi yanlış olduğunu beyan etme, bunu devlet yetkililerinden isteme görevini bir fiil, adap edep ve ölçüyü kaçırmadan isteme ve uyarma görevimizi yaptığımıza inanıyorum. Bizim görevimiz, iktidarı devirmek, onu alaşağı etmek değildir. Ama öyle durumlar vardır ki;
Elbette söylemler yetmiyorsa, yine ülkeye ve millete zarar vermeden, vurmadan kırmadan dökmeden, eylemlere de başvurulabilir. Yazdığımız yazılarda, hükümete yanlış uygulamalar yaptığı noktalarda getirdiğimiz eleştirilerimizi, beğenip takdir edenler, beğenmeyip bize eleştiri getirenler de vardır. Biz hepsini saygı ile karşılarız. Ancak bu eleştirilerde, bazı kişiler var ki onlara da birkaç sözümüz elbet olacaktır. Bunlar, bizi hükumete destek verdiğimiz, onu bazen destekler yazılar yazdığımızdan dolayı yaptıkları yorumlarında bize; “İktidarı yanlış yaptığında eleştiriyorsunuz ama ona destek de veriyorsunuz, onu desteklemekten de vazgeçmiyorsunuz. Tüm bu olumsuzlukların sebebi sizsiniz.” diyerek bize karşı bir tavır sergiliyorlar.
Öncelikle şunu ifade edeyim. Biz Ziraat Odaları ve yetkilisi olarak, çiftçinin ve üreticinin tek temsilcisiyiz. Tarımla uğraşan herkesin menfaatlerini korumak, kollamak ve bu uğurda onlar adına mücadele vermektir.
Ziraat Odaları başkanları vatandaş gibi farklı görüşlerde olabilir, farklı partileri destekleyebilirler. Ben de bu anlayışı taşıyan bir vatandaşım.
Öncelikle ben, bulunduğum kuruma bağlı insanların, uğraş verdikleri tüm tarımsal işlemlerinde onlara yardımcı olmak, onların hak ve menfaatlerini korumakla görevliyim. Bu görevimi de eksiksiz yapıyorum. Bunu tüm Trabzon halkı çok iyi bilir.
Sırf aşırı muhalefet anlayışı, eğriye eğri, doğruya doğru diyemeyen zihniyetlerin bizi anlamasını beklemiyoruz…
Bir Türk vatandaşı olarak, ülkemde hangi hükümet olursa olsun, ülkemin birliği ve beraberliği için, dış emperyalist ülkelerin ekmeğine yağ sürmemek için, PKK’nın ve diğer dış güçlerin, Tayyip Erdoğan gitsin diyen anlayışını reddederek, hükümetin iyi yaptığı işleri taktir edip, kötü yaptığı işlere de şiddetle karşı çıkıp, eleştirilerimizi ve uyarılarımızı yapmaya çalışıyoruz. Bu ülkede, eğer bir hükümetin, yaptığı yanlışların doğrularını geçtiğine inanılıyorsa, ve bu varsa, bunu da bu millet görüyorsa, onu değiştirmenin yolu seçimdir. Bu seçimi de daha yeni yaptık. Herkes eteklerindeki taşları bu seçimde yere döktü.
Millet tercihini yaptı.
Milletin yarısına yakın seçmeni, hükumet “AK Parti gitsin.” dedi.
Ancak, milletin yarısından fazlası, “Bu hükumet ve AK Parti devam etsin.” dedi.
Bize düşen görev, milletin çoğunluğunun devam etsin dediği bu süreçte, bu hükümetin doğrularına evet, yanlışlarına da hayır diyerek, milletin seçim tercihine saygılı olmaktır.
Hükümetleri millet yapar ve millet yıkar...
Her şeye yanlış diyenler, şunu unutmamalılar.
Eğriye eğri doğruya doğru diyebilenler her zaman kazanırlar.
Çünkü onlar inandırıcı olurlar.
Her yapılana yanlış demekle muhalefet olmaz.
Biz de görev alanımız içinde görevimizi layıkıyla yaparak, eğriye eğri doğruya doğru demeye devam edeceğiz.