Sonra dayanamıyorsun. Her şeyi içine atmaktan yavaş yavaş tükendiğini hissediyorsun. Seni çok iyi anlıyorum diyenlerin aslında anlamadığını, her şeyin sadece laftan ibaret olduğunu anlıyorsun. En yakınından uzaklaşıyorsun. Yapabildiğin en iyi şeyin yazmak olduğunu görüyorsun. Yazıyorsun. Herkesten saklasan da, gizlesende tükeniyorsun. Hani o dışarıya verdiğin mutluyum imajı var ya, içini yiyip bitiriyor. Biri gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa, düzeleceksin gibi geliyor. Ama o kadar çok yenilgiye uğradın ki, sevmede, değer vermede, bir yanın hep eksik kalıyor. O yanına yenilmeye başladığın zaman, asıl acıları tatmaya da başlıyorsun. İşte oanlar kalbinin aklını yendiği anlar oluyor. Ve benim hep kalbim aklımı yeniyor. Değer vermekte sorun yokta, aynı ilgiyi sevgiyi değeri göremeyince başlıyor asıl sorun.
Asıl sorunlar canımı yakanlar oluyor. Bir de yitirdiklerim var, dönülmez yollarda bıraktıklarım, geri dönmeyeceğini ezberlediklerin...
Her her şeyde derler ya; ''Hayat devam ediyor'' diye, aynen öyle. Ne giden geri geliyor, ne kalanlar değişiyor, ne yerin ne de kıymetin biliniyor. Sen sadece günden güne eriyorsun, bitiyorsun, tükeniyorsun, hissizleşiyorsun. Ama gerçekten de bir tarafım bu savaştan üstün çıkarsa o zaman tam anlamıyla sevdiğim insanlar tam anlamıyla soğukluk ne demek tadacaklar, yasadığım ne varsa yaşayacaklar...
İntikam günü yakındır...