Hem de tam beynimizden.
Vurulduk vurgun yedik.
Hem de tam kalbimizden.
Dokuz yaşındaki yavrumuz Kerem Can’ı yoğun bakımlara düşürenler, bilesiniz ki siz bütün Trabzon’a bütün insanlığa kurşun sıktınız.
***
Kerem Can; cıvıl cıvıl bir çocuk, sırtında forması, gönlünde coşkusu…
Karne gününün heyecanıyla yanıp tutuşan bir can Kerem Can, hayalleri dünyasından büyük.
O; geleceğimiz, çocuğumuz…
O, kirli dünyamızın masum yüzü.
Ve O, en güvenilir olduğu yer olarak tanımlayabileceğimiz sitelerinin bahçesinde arkadaşlarıyla birlikte oyun halinde.
***
Ve bir türlü durduramadığımız magandalar yine sahne aldılar.
Ellerinde silahlar, ağızlarında salyalar gökyüzüne imza atıyorlar.
Belli ki uyarılar, ego duvarlarını aşamamış.
Belli ki tedbirler yetersiz kalmış.
Ve belli ki insanlıktan değil kurşun sesinden beslenenler aramızda cirit atmaya devam ediyor.
Onların silaha sarılmak için her zaman bahaneleri vardır zaten.
Maçlar, düğünler, yayla şenlikleri, seçimler, asker uğurlamaları, nişan atmalar daha neler neler…
Hiçbir sebep bulamazlarsa, neden bir sebep yok diye gökyüzüne çevirirler namluları.
Sayarlar saydırırlar, yarışır yarıştırırlar; havaları baskın, egoları tatmin olmalı.
Otoriteye ve vicdana meydan okumak en maganda efelenme usulü olsa gerek.
Bir de; biz Trabzonluyuz silahı severiz diye, kimlikli bir açıklamaya yeltenirler ya!
Kendileriyle birlikte toplu karalama…
***
10 Haziran 2023 yorgun bir mermi adres arıyor.
Ve kahrolası o mermi adres sormadan Kerem Can’ın canına kastediyor.
Yığılıyor Kerem Can İsa Özdemir’in kucağına.
İsa Özdemir; kıymetli öğretmenimiz ve vurgun yemiş bir baba.
O, yoğun bakım kapılarında metanet timsali bir insan.
Ve anne, annesi…
Üzerine çöken bu tarifsiz acı, anneyi ameliyathanelere sürükler.
Erken doğum ve bir erkek evlat…
Ne büyüksün Allah’ım!
***
Yeter artık, Allah aşkına yeter. Bu kaçıncı vaka, şehrimiz için kaçıncı yüzkarası.
Yeter insanlığa kıydığınız.
Bunun sonu yok, görmüyor musunuz? Sıktıkça sıkmak istiyorsunuz.
Yeter canlarımıza kıydığınız.
Durdurun bu saldırıyı lütfen.
Bu işin vicdanla olmasını beklemek, imkânsıza inanmak gibi bir şey.
Magandaların vicdanlarına umut bağlanmaz.
Artık bütün kararlılığıyla hukuk devreye girmeli. Hukuk yorgun merminin peşinde yorgun düşmemeli.
Emniyet, valilik, kaymakamlıklar ve Jandarma konuyu şehrin en öncelikli sorunu olarak ele almalı.
Aileler, okullar ve camiler en temel hak olan yaşama hakkını gündemlerinin ilk sırasına almalı.
Muhtarlar, akil insanlar, herkes, hepimiz; dört elle sarılmalıyız, silaha sarılan elleri durdurmaya.
Ve son tahlilde; kurşun adres sormuyorsa, hukuk adres sormaktan geri kalmamalı.