Vitrinsiz Şehir ve Açık Yapıt Olarak Sanat

"Sanat yapıtı temelde belirsiz bir iletidir, tek bir gösteren içinde yan yana birlikte var olan çok sayıda gösterilendir."

Açık Yapıt | Umberto Eco

Trabzonluların en çok övündüğü şey, Türk resim sanatına kazandırdığı değerleridir.

Trabzonlu oldukları bilinen ve adları geçen pek çok ressam ve sanatçının bir övünç kaynağı olarak çeşitli platformlarda dillendirildiğine şahitlik ettik ve etmekteyiz. Peki şehir bu isimlere ne kadar sahip çıktı ve adları geçen bu isimler şehirlerine ne kadar dokundu?

Bu isimleri önemli kılan Trabzon kökenli oluşları mıydı? Yoksa Türk resim sanatına katkıları mı?

Gelelim esas meseleye, şehrimiz hâlâ "Resim, Heykel ve Fotoğraf Müzesi' olmayan şehirlerden. Pek çok şehirde özel ve devlete ait müzeler varken, şehrimizde bir tane bile sanat müzesi yok. Mesela çok açık, bunu sorun edinmiş kimse yok.

Türkiye'nin ilk fotoğraf kulüplerinden birine sahip bu şehir, onlarca ressam, sanatçı ve akademisyen yetiştiren bu şehir, sinemacı seramik sanatçısı ve heykeltıraş yetiştiren yine bu şehir… Peki, neden kapsamlı bir sanat müzesine sahip değil? Ülkemizde pek çok şehir bu kaderi paylaşıyor ama şehrimiz bu kadar potansiyeli nasıl görmezden gelebiliyor? Bu şehrin vitrini sadece futbol mu? Şöyle şehirlerine uzaktan bakanlar ne görmekteler? Vitrini olmayan bir şehir ne kadar kendini anlatabilir?

"Bir sorunu incelemek onu çözmek anlamına gelmez; bir tartışmayı derinleştirebilmek için onun bileşenlerini salt açıklığa kavuşturmak anlamına da gelir."

Açık Yapıt | Umberto Eco

Bir "Sanat merkezi" ve " Sanat müzesi"  için çok mu geç? Şehrimiz paydaşlarıyla ve bileşenleriyle ne zaman bir araya gelecek?

Gelecek yazı: Vitrindeki Sanat Sepet İşleri ve Şehrin Sanat Algısı