VİSCA... YOLUN YARISI

Futbol nihayetinde sonuç oyunudur. Son düdük çalar, herkes tabelaya bakar, kazanmak ya da kaybetmektir nihayetinde önemli olan. Kazanmış takım ve hoca başarılıdır. Başarı varsa taraftar ve camia mutludur. Trabzonspor tabelada istenilen sonucu almıştır  ve hafta keyifli kapatılmıştır.
Saha ve hava koşullarının bize avantaj sağladığı  maçın 20 dakikalık bölümünden bir şey anlayan var mıdır? Ben anlamadım.
Durağan, ne yaptığından anlamayan, oynayamayan bir takım hüviyetindeki Trabzonspor'un kalesinde pozisyonlar vermesi kimseyi şaşırtmamıştır. Keza üretmekten yoksun takım görüntüsüne şaşırmadığımız gibi! Sıkıntılı süreçten sonra daha fazla ön alana çıkarak oynayabilmek, ilk devrenin en olumlu kazanımıydı. Direnecek gücü olmayan Gaziantep ekibine karşı özellikle orta alanda Lunstram ile kazanılan toplarla, geri koşmak zorunda kalmadık. Hücum yapan takım  görüntüsünün ana sebebinin Zubkov ve Visca'nın bireysel performansları olduğunu  düşünüyorum. Önceki maçlara göre daha diri bir görüntü  sergileyen Banza ile rakip ceza sahası içinde ve çevresinde oynadığımız oyun meyvesini de verdi. Her ne kadar goller duran toplardan gelse de, içeriye skor avantaji ile girmenin takım üzerindeki baskıyı aldığı çok net belliydi. Özellikle Visca'nın golünün Şenol hoca döneminin organizasyon kokan tek eylemi olduğunu söyleyebilirim.
 İkinci devre oyun başlangıcı ile oyunu oynamaya çalışan Gaziantep olsa da, kaliteli oyuncu farkıyla Visca'nın getirip, "al da at" dediği pozisyonda Banza farkı 3'e çıkarınca, hepimiz arkamıza yaslanarak kalan süreyi rahat bir şekilde izleme hayalleri kurmaya başladık.
Ama o da ne??
Hocam; "Hayır olamaz, aksiyon ve atraksiyon lazım" dercesine, oyuna oyuncu değişiklikleriyle
"DOKUNUŞLAR" yapmaya başladı(!)  Ali-Veli, Ahmet-Mehmet, Hasan-Hüseyin değişikliklerinden sonra, Stoperi sağ kanada, Sağ beki kaleci, savunmacı orta sahayı santrafor, yardımcı hocayı forvet arkası pozisyonlara alarak, "Durun! Yok öyle rahat maç izlemek!" dercesine bizleri ayakta maç izlemeye davet etti. Sonramı ne oldu? Rakip 1,2 derken oyuna ortak oldu. Oyuncularda stres tekrar baş gösterdi. Kenar yönetimi ben ne yaptım pişmanlığı yaşarken, oyuna girenlerin eli ayağı birbirine dolandı. Direnci ve kalitesi olan bir takımdan bu şekilde kolay kurtulabilirmiyiz kafamda  bolca soru işareti oluştu. Giren oyuncuların performansı, mevkisel anlamdaki yer değiştirmeler, ana iskeletten 5 oyuncunun saha kenarına alınması, organize olmayan bir 45 dakika derken, sonuca odaklanarak hepsini bir kez daha halının altına süpürelim hep beraber. Visca- Zubkov   bireysel performanslarına Uğurcan faktörü ve Lunstram-Banza kıpırdanması eklenince skor geldi diyebiliriz. Takım oyunu ve oyun organizasyonu için aceleye gerek yok(!)...
Trabzonspor'da Edin Visca gerçeği denilen bir durum var. Performans veremediği maçlarda hücum gücünün yarısı elinden gidiyor, takım savunmasında karmakarışık bir hal alıyorsun. Memnuniyetsiz cenah tam olarak ne görmek istiyor çözmek lazım. Bu yüzden diyorum ki, kadro planlamasında Visva yazılır ve etrafına hücum oyuncuları serpiştirilir. Önemli olan  Visca'yı süre olarak dengeli kullanabilmektir.
Oyuncu değişiklikleri demişken,tribünlerden bir oyuncu için yükselen protestolarında saçmalıktan öte olduğunu düşünmüyorum. Değişin bu kafaları arkadaşlar.
Son sözüm de maçı YÖNETEMEYEN  hakem arkadaşa. Senden olmaz Atilla. Benim samimiyetime inan!
Çarşamba günü, bireysel performansların yanına organizasyonların da eklendiği bir maç  izlemeniz umuduyla..
Kalın sağlıcakla.