Başlığa bakıp da nasıl bir iş bu?
Gamboz Çayırı neresi,
Orada uçak pisti mi var?
Uçak hadi havalandı Of'ta ne işi var?
Hadi Of'ta arızalandı Trabzon'da nasıl onarıldı?
Diye sorarsanız haksız da değilsiniz.
Bu havacılık sevdasının Trabzon'a yansıyan bölümünün sadece bir parçası...
Vecihi Hürkuş’un “İcat çıkarmanın zamanı mı” diyenlere karşı mücadelesinin yaptığı uçakla bir Karadeniz gezisinin Trabzon’da yaşanılan bir öyküsü.
Yıl 1931 Trabzon Havaalanı’nın yapılmasına çok daha zaman var.
Aklın yolu birdir derler ya 1957’de hizmete giren havaalanı da yine o bölgeye yapılacaktır.
Çoğu zaman kavranamayan, anlaşılması zor, ama yapıldığında topluma ya da içinde bulunduğu camiaya büyük yararlılıklar sağlayacağı bir fikri açıklayan kişiye toplum olarak “icat çıkarma” deme huyumuz vardır...
Vecihi Hürkuş icat çıkaran Türk havacılık tarihinin unutulmaz isimlerinden biri.
Sanat okulu mezunu. I.Dünya Savaşı'nda Bağdat Cephesi'nde bulundu. Daha sonra Kafkas cephesinde iken bu sırada bir Rus uçağını düşürerek savaş tarihimize uçak düşüren ilk Türk Pilotu olarak geçti.
6 Ocak 1896’da dünyaya gelen Vecihi Hürkuş, Kafkas cephesinde esir düştü.
Azeri soydaşların da yardımı ile Bakü'ye kaçmayı başardı.
Yeşilköy Teyyare Mektebi'ni bitirip pilot olduktan sonra Kafkas Cephesi’ndeyken kaçarak esaretten kurtulan Hürkuş, gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katılarak bu sefer bir Yunan uçağını düşürdü...
Kurtuluş Savaşı’ndaki yararlılıklarından dolayı üç kez TBMM tarafından kendisine takdirname ve istiklal madalyası verildi.
Uçaklara âşık bir hayatı oldu.
Savaş ortamında bile düşürdüğü düşman uçaklarının motorlarını savaş meydanlarından toplayıp kafasındaki ilk Türk uçağı yapma amacı için her yolu deniyordu.
Ganimet olarak kalan Yunan uçakları Vecihi için iyi bir malzeme idi.
Nihayetinde 28 Ocak 1925 günü yaptığı ilk Türk uçağı ile gökyüzüne havalandı.
Tam da icat çıkarma denilen anlayış bu zamanda devreye girdi.
Uçuş izni alamadığı için cezalandırıldı...
Bu ceza uçağın uçuşu ile ilgili rapor verebilecek hiç kimsenin o yıllarda bulunmamasından dolayı uçuş belgesinin tanzim edilememesinden kaynaklanıyordu.
1930'da da uçağına sertifika almak için İktisat Bakanlığına başvurduysa da yine aynı cevabı alacaktı: “Uzmanımız yok. Belge veremeyiz.”
Vecihi Hürkuş bu sefer bir tren vagonuna uçağını sökerek yerleştirip Çekoslavakya’ya gider ve beklenen sertifikasını oradan alarak uçağını yeniden monte edip Türkiye’ye doğru havalanır.
Askeri havacılıktan ayrılarak kiraladığı bir kereste dükkânını atölye olarak kullandığı dönemde üç ay içinde ilk sivil Türk uçağını gökyüzünün maviliklerine uçurmayı başardı.
Sonrasında “Sivil Teyyare Mektebi”ni kurdu. Havacılık alanında pilotlar yetiştirmeye başladı.
1931 yılında Türk Teyyare Cemiyeti adına havacılığı yurt genelinde tanıtıp sevdirmek adına uçağı ile Türkiye turuna çıkar.
İşte Vecihi Hürkuş bu gezide Trabzon’a da gelir.
Ankara’dan başlayan uçuş için Karadeniz Bölgesini de içine alan bir program yapılır. Bolu, Samsun, Zonguldak, Sinop, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Sivas, Yozgat gibi illerde halkın da büyük coşkuyla izlediği uçuşlar yapar.
Ve bu illerin hiçbirinde o yıllarda havaalanı yoktur.
Uygun zeminlere iner.
Vecihi Hürkuş Trabzon’da eski ismi Gamboz Çayırı olarak bilinen bugünkü havaalanının bulunduğu bölgeye iner. Ama klasik Trabzon yağmurları zamanına rastlayan bu iniş sonrası Trabzon'da 6 gün kalmak zorunda kalmış. Bu zamanı da gençlere havacılığı sevdirme adına konferanslar vererek değerlendirmiştir.
Oradan havalanıp Of'a iniş yaparken bir arızayla karşılaşır.
Daha sonra uçak Trabzon'a getirilerek tamiri yapılır. Uçuşa hazırdır. Program gereği Rize’ye doğru havalanır.
Vecihi Hürkuş daha sonra sivil havacılık alanında taşımacılık yapmaya gayret etmişse de bir takım engellemeler yüzünden amacını gerçekleştirememiştir.
1954 yılında kurduğu ilk Sivil Havacılık Şirketi Hürkuş Hava Yolları maalesef uçuştan çeşitli nedenlerden dolayı men edilmiştir.
İcat çıkaranların anlaşılmama gibi en büyük sorununu Vecihi Hürkuş da yaşayarak bu girişimci ruh 1969 yılında Gülhane Askeri Hastanesinde ruhunu teslim etti... Geriye hazin ama gururlu bir geçmiş bırakarak bu dünyadan göçen Vecihi Hürkuş gibilerin kıymeti keşke zamanında bilinseydi...
MİMAR SİNAN ANITI YERİNİ ARIYOR
Eski Hükümet Konağı restore edilerek yeniden valilik binası olarak hizmet vermeye başladı.
Tarihi Ortahisar Mahallesi ile özdeşleşen tescilli kültür varlığı binanın restoresiyle mahalle, kimliğine uygun bir eser daha kazanmış oldu.
Ortahisar Mahallesi’nde Sivil mimari eserlerin yanı sıra cami ve surlar da Trabzon tarihi içinde önemli bir yer tutan kültürel varlıklardır.
Bugün Kanuni Parkı içinde yer alan eski Türkevleri aynı zamanda Ortahisar’ın en görkemli sivil mimari örnekleridirler.
Kamulaştırılması Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılan binalar restore edilerek kültür ve turizmin hizmetine sunulmuştur.
Zaman zaman restore amacına uygun tahsisler yapılmayarak kamuoyunda tartışılır durumla karşılansa da binaların varlığı bile Ortahisar’ın tarihi kimliğini tamamlayıcı nitelik taşımaktadır.
Trabzon'un idari merkezi olarak yüzyıllar öncesinden günümüze kadar süregelen Ortahisar’ın yeniden eski kimliğine kavuşması için çalışmalar belli bir proje doğrultusunda ele alınmalı.
Birçok geleneksel sivil mimari örneğini bünyesinde barındıran Ortahisar Mahallesi aynı zamanda kültürel donatılarla tarihini ortaya çıkartacak planlama için çalışmaların zaman geçirilmeden başlaması, koruma, kollama, fonksiyon vererek yaşatma anlamında önem arz etmekte.
1988 yılında Eski Hükümet Konağı önündeki alana Ünlü Türk Mimari Mimar Sinan'ın ölümünün 400. yıl anısına bir anıt dikilir.
Bina yine o dönemlerde Kültür ve Turizm Bakanlığınca restore edilerek Kültür Müdürlüğüne tahsis edilir.
Uzun yıllar kültür ve turizme hizmet veren bina Valilik olarak kullanılmak üzere yeniden restore edilerek hizmete açılır.
Ama bu açılışta herkes Mimar Sinan anıtını arar.
Mimar Sinan’ın heykeli artık o tarihi binanın ön bahçesinde yoktur.
Önceleri onarım sırasında zarar görmesin diye geçici olarak muhafaza altına alındığı sanılmıştır.
İlerleyen zaman içinde anıtın eski yerine konulmayacağı fikri ağır bastığı konuşulur olduğu anlaşılmıştır.
Bu sefer anıt eski yerine konulmayacaksa nereye konulacak diye kamuoyunda bir merak başladı.
KTÜ Mimarlık Fakültesi’nin önüne yerleştirileceği duyumları kamuoyunda sıkça konuşulur oldu.
Vilayet binasının önünde Mimar Sinan anıtını bulunması anlamlı bulunmayabilir.
Kültür Müdürlüğü zamanında kültürel bir eser olarak sergilenmesi de doğal karşılanabilirdi ki, yıllarca o anıt orda durdu.
Mimar Sinan anıtını şehrin tarihi hafızasını yansıtan Ortahisar’dan çıkartmamak gerekir diye düşünüyorum.
Mimarlık Fakültesine yakışmaz mı?
Yakışır ama Sinan’a ait bir anıt zaten fakültede varmış.
Kanuni Parkında bir Yavuz Selim heykeli bir de Kanuni heykeli mevcut. Aslında Yavuz’un heykelinin yerinin uygun olmadığını herkes söyler ama daha görünür bir yere nakledilmesi konusunda girişimde bulunulmaz.
Mimar Sinan heykeli için de yeni yer aranacaksa Ortahisar'ı düşünmek gerekir.
Olmadı Zağnos Burcu’nun karşısında bulunan küçük ama herkesin görebileceği yeşil alana da konulabilir.
Dönemin gazetelerinde Mimar Sinan heykeli ile ilgili haberler 1988 yılının 24 Şubat’ını gösteriyor.
Trabzon’un 70. kurtuluş gününde eski Hükümet Konağı önüne Koca Sinan’ın hatırasına yapılarak açılışı gerçekleştirilen anıtın daha uzun süre depoda bekletilmeden halkın ve turizm mevsiminde sıkça ziyaret edilen Ortahisar’ın tarihi mekânlarında yeniden hak ettiği biçimde sergilenmesi önemlidir.
Zaten o anıtın tarihi vilayet binasının önüne konmasının nedeni de, milli mimarı örneklerimizden olan yapıyla, Sinan’ın yerli ve mili karakterdeki eserleri bu topraklara kazandırmasındaki kültürel bağın devamlılığı vurgulanmak istenmiştir.
Umarız sadece bizim değil tüm dünyanın sevip büyük bir mimarî deha olarak kabul ettiği Koca Sinan, ismine layık bir yerde yeniden sergilenir...