VAZGEÇİLMEZLERİMİZ

Geçen yıllarda kaybettiğimiz ünlü spor spikerimiz Öztürk Pekinin bir anısı ile başlayalım.

-Konyaspor-Trabzonspor maçını anlatacağım. Konya’da kaldığım otelden çıktım ve Trabzonlu basın mensubu arkadaşlarla karşılaştım. Hepsi kapının önünde toplanmış. Belli ki, dışarı çıkacaklar.

-Hayırdır beyler, nereye?

-Burada bir Akçaabat köftecisi varmış oraya gideceğiz.

-Ulan daha dün memlekette yediniz Akçaabat köftesini. Burada etli ekmek var, bamya çorbası var onları deneyin.

-Olmaz. Trabzonlu bir arkadaş burada köfteci dükkanı açmış oraya gideceğiz.

***

Memleketim insanı doğduğu bu topraklara çok bağlı.

Dünyanın en güzel yerine gitse de aklı ve ruhu hep burada. Adam balayına Havai’ye gidiyor bir haftalığına, ikinci günü elinde akıllı telefonu Trabzon haber sitelerini okuyor. Yemeklerini yiyemiyor. Özlemle döneceği günü beklerken memlekete ha şimdi yemek vardı bizim Bozo’nun peynirlisini, hayaliyle bitirirdi balayını.

Bizim yemeklerimiz damağa çok hitap eden yemekler değil. Çok da zengin bir mutfağımız yok. Yokluk mutfağı aslında. Anadolu’nun bizden daha zengin ve damağa hitap eden çok tatları var ama bizim tutkularımız var, özlemimiz var. Bizim için dünyanın en lezzetli yemekleri; kuymak, peynirli, köfte, lahana çorbası. Ve dünyaya tanıttığımız Vakfıkebir ekmeği.

Bu şehirde doğmamış olanların dahi özlediği bu tatlar bizim ritüellerimiz.

Bol tereyağlı kuymağa batıracağımız ekmeğin mayası bile çok önemli bizim için.

Yanındaki içeceğin büyük bardakta çay olması ise vazgeçilmezimiz.

Uzun Sokak’ta bir tur attıktan sonra beton helva alıp Meydan Parkı’nda çay içmek zevkin doruk noktası sayılır artık.

Ruhumuzu da doyurmak için yavaş yavaş ineriz deniz kokusunu almak için Ganita’ya.

Üçüncü bardak çayı içerken tombul kayanın karşısında bütün yerel gazeteleri hatim edersin artık.

Son bir yıldır hep bu güzellikleri hayal ediyoruz.

Yaşadığımız sıra dışı süreç bu güzelliklerin değerini ve hasretini ruhumuzun derinliklerinde hep hissettirdi bize.

Bu yıl biterse bu çile; çıkalım yaylalara özgürce, haykıralım türkülerimizi, girelim bir yayla düzlüğünde horona.

Umutla.