VARŞOVA SOKAKLARI VE IHLAMUR KOKUSU



Osmanlı Devleti’nin Polonya’yla olan siyasi ilişkileri 1414’te başlamış ve bu ülke Osmanlı’nın Avrupa’daki önemli müttefikleri arasında yer almıştır. Özellikle Rusya ve Almanya’ya karşı Osmanlı Devleti Polonya’yı desteklemiştir. Türklerin Polonya ile iyi ilişkilerine rağmen, Polonyalılar 1683 Viyana bozgununda karşı tarafta yer almışlardır. Bu olgusal gerçekliğe rağmen, 1683 sonrasında da Osmanlı Devleti Polonyalıları desteklemiştir. Özellikle 19. yüzyılda Rusya’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Polonyalılar Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Osmanlı’ya sığınan Polonyalı mültecilerin bir kısmı gördükleri iyi muamele neticesinde “Müslüman” olmuştur.

Müslüman olan Polonyalıların bazıları Osmanlı ordusunda farklı rütbelerde görev yapmışlar ve aynı zamanda Osmanlı modernleşmesine de katkı sağlamışlardır. Her iki toplum sanat, giyim ve günlük hayat alanlarında birbirini etkilemiştir. Tarihten gelen ortaklıkların sonucu olarak Polonya genelinde Türklere yönelik algının genel olarak iyi olduğu söylenebilir.
Varşova, Avrupa şehirlerinin ortak özelliklerini taşımakta. Tarihi doku ve yeşil alanlar dikkat çekiyor. Şehrin bir kısmı II. Dünya Savaşı’nda yıkılmış. Buna karşın şehir tarihi dokuya uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Başka bir deyişle mimari açıdan kültürel devamlılık devam etmekte. Varşova sokaklarında dikkatimizi çeken diğer bir husus ise ıhlamur ağaçları. Bu ağaçlar etrafa güzel kokular saçmakta. Polonya şehirlerinde ağaçlar kanunla koruma altına alınmış ve bu ülke şehir kültürünün bir parçası haline gelmiş.

Sempozyum boyunca alışılmışın dışında bir büyükelçi profili çizen, Türkiye’nin akademisyen kökenli Polonya Büyükelçisi’nin yakın ilgisini gördük. Varşova’da yaşayanlar Türkler de büyükelçiden memnunlar. Buna karşın, burada yaşayan Türkler, Polonya ile Türkiye arasındaki tarihten gelen dostluk ve ortaklıklardan haberdar olmadıklarını ifade etmişlerdir.

Her iki ülkenin geçmişten bugüne dostluğu ve Türklerin tarihte Polonyalılara desteğiyle ilgili Lehçe (Polonya’nın resmi dili) ve İngilizce hazırlanacak kitaplar yazılmalıdır. Bu tür eserler her iki ülke insanlarını birbirine daha fazla yakınlaştıracak ve geleceğe yönelik ortaklıklara zemin hazırlayacaktır.